Alın size bir “polemik” konusu daha..
İyi Parti Genel Başkanı Akşener, İstanbul’daki ulaşım sorunların dikkat çekiyor..
“Her seçimden önce Berlin'i, Paris'i vadediyorlar, ancak Delhi'nin, Cakarta'nın kaosuna mahkum ediyorlar” diyerek direk Ekrem İmamoğlu’nu eleştiriyor..
Gazeteciler durur mu, “bu suçlamaya Ekrem İmamoğlu ne cevap verecek” diye soruyorlar..
Aldıkları cevap, tam da CHP’lileri anlatıyor:
“Üstüme hiç alınmadım, belki başka bir şehri kastetmiştir, niye okları bana çevirdiniz?”
…
Böyle bir cevap, “siyasi zeka” değil, “milleti aptal yerine koyup kendini akıllı sanmak”tır..
Ama, bu durum sadece Ekrem İmamoğlu ile de sınırlı değil..
Bütün CHP’li belediye başkanları, il ve ilçe başkanları, hatta genel başkanları bile “aynı tavır” içinde..
…
Bir örneğini de, ulaşımı Jakarta ve Delhi gibi olan Antalya’dan verelim..
Aylardır, yıllardır Antalya trafiğinin içinden çıkılmaz bir hal aldığı söyleniyor, haber yapılıyor, eleştiriliyor..
- Antalya'nın ana arterlerindeki yaşanan trafik yoğunluğu, hedefine ulaşmakta zorluk yaşayan sürücülerin dikkatini çekiyor..
- Özellikle şehir merkezine giriş ve çıkış noktalarında, turistik bölgelerde ve ana caddelerde gözle görülür bir trafiğin oluşması, günlük yaşamı olumsuz etkiliyor..
…
Peki, bunu Başkan Muhittin Böcek görmüyor mu, bilmiyor mu?
Elbette biliyor ve görüyor..
Ama, tıpkı Ekrem İmamoğlu gibi “köylü kurnazı” ayaklarına yatıyor..
- “Ne yapayım, Antalya çok fazla turistin geldiği bir yer, arabalarıyla gelip trafiği sıkıştırıyor” diyor..
- “Ne yapabilirim, Antalya’da her iki kişiye bir araç düşüyor, bu kadar da fazla artık” diyor..
Yani; “çözüm bulması gereken kişi” olmasına rağmen, o da “şikayetçi” olup, aradan sıyrılmak istiyor..
Eğlencelerle, güreşlerle, festivallerle, konserlerle, gereksiz ve anlamsız çalıştay ve konferanslarla, daha da ötesi “süslü sözlerle” dikkatleri ulaşım sorunundan uzak tutmaya çalışıyor..
…
Şimdi Muhittin Böcek’e gidip, “Başkan sen bu kentte rahat bir ulaşım, hatta daha rahat bir toplu ulaşım vadetmiştin, bizi kaosa mahkum ettin” deseniz mesela..
Alacağınız cevap, “yok canım, Antalya’da ulaşım sorunu mu var, vallahi bilmiyordum, bir yanlışınız olmasın, siz başka bir kenti kastediyor olmalısınız” olacaktır..
…
İsterseniz bir de İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i anlatayım..
Hatırlarsanız;
Bir-iki hafta önce Meteoroloji'nin günlerce yaptığı uyarıların ardından yurt genelinde fırtına ve yağışlı hava hayatı olumsuz etkilemişti..
Geçtiğimiz yıl üst geçitlere "Söz verdik, yaptık.. Sel ve taşkınlara son" afişleri astıran CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı’nın İzmir’i göle dönmüştü..
Bunun üzerine Tunç Soyer “bunun nedeni olarak dünyada yaşanan küresel ısınma olduğunu” söylemiş ve herkesi şaşırtmıştı..
…
Gördüğünüz gibi..
Biri, “Akşener İstanbul’u söylemedi, üzerime alınmadım” diyor..
Biri, Antalya’daki trafik sıkışıklığı için çözüm üretmek yerine, kabahati “araçların çokluğunda” buluyor..
Biri de, “İzmir’deki sel ve taşkınların sebebi ben değilim, küresel ısınmadır” diyor..
Ve hiçbiri, “beceremedik, yapamıyoruz, bu işler bize büyük geliyor, bu ülkeye yazık” demiyor..
…
Hiç kuşkunuz olmasın..
CHP’li bütün Büyükşehir, İl ve İlçe belediye başkanları “aynen böyle”..
Aralarına bir kopya kağıdı konmuş gibiler; çalışmazlar, süslü sözler ve sloganlarla taraftar toplarlar, eğlendirirler, milletle dalgalarını geçerler..
İşte, yerel seçime “böyle bir manzara” ile gidiyoruz..
Vehameti idrak edin istiyorum..