Latif ŞİMŞEK
Köşe Yazarı
Latif ŞİMŞEK
 

Rus Ayıs’nı Zincire Vurmak!

Ankara`da vurulan Rus Büyükelçi Karlov`un neden hedef alındığının şifreleri, Putin`in 2014 Aralık`ında yaptığı yeni yıl konuşmasında saklıydı. Putin, “Batı, Rus ayısını zincire vurmak istiyor. Eğer ayı avlanma içgüdülerini terk edip oturduğu yerde böğürtlen ve bal yemeye devam ederse, Batı, nükleer silahlarımız olan pençelerimizi ve bizi koruyan dişlerimizi sökmenin, bizi zincirlemenin yollarını arar. Ayı'nın içi doldurulmuş bir oyuncağa çevrilmesine izin vermeyeceğiz” diyordu. Putin`in bu söylemi, iki kutuplu ya da çok kutuplu bir düzene geçişin işaretleri sayılsa da, aslında Batı`nın tüm doğu ve Ortadoğu milletlerine bakışının özetiydi.  Tam iki yıl önceki o konuşmayı birçoğumuz, Rusya`nın yeniden yayılmacı politikalar izleyeceği şeklinde değerlendirmiştik. Ancak, geldiğimiz noktada, bu sözlerin aslında savunmacı bir anlam taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Avrupa ve ABD karşısında on yıllardır “Alışılmış bir çaresizlik” yaşayan Türkiye, makas değiştirerek, “Alışılmamış güç” e kavuşabilir. Zira 50 yıldır Türkiye`yi kapıda bekleten Avrupa Birliği`ne karşı, kapıyı hemen açma eğiliminde olan bir “Şanghay” var. HIRSIZ EVDEN OLURSA KAPI KİLİT TUTMAZ! Kemal Kılıçdaroğlu, “Suikastçının eline silahı kim verdi?” diye sorunca gülmekten kendimi alamadım. Adam polis, en az iki-üç tane silahı vardır. Bunlardan birini de zaten devlet vermiş O`na. Üstelik sergiye görevli olarak gelmiş, ya da öyle görüntü vermiş. Seçtiği kıyafet ve Karlov`un arkasında duruşu, profesyonelce. Birden silahını çekiyor ve Büyükelçi`ye kurşun yağdırıyor. Eğer suikastçi bir polis ise ve ölümü göze almışsa dünyanın her yerinde devlet başkanları da dahil istediği adamı öldürebilir. Burada alınabilecek tek önlem “Fetöcü” olduğunun önceden tesbit edilip kodese tıkılması olabilirdi. Bunun dışında yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Salonda korumalar olsa bile yapabilecekleri tek şey, suikastçı büyükelçiyi vurduktan hemen sonra onu öldürmek olabilirdi. KRİPTO FETÖCÜLERE DİKKAT! Fetö elemanlarının ne kadar tehlikeli olabileceği de böylece anlaşılmış oldu.  Devlet büyüklerinin, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere etrafında onlarca koruma polisi görev yapıyor. Yurt gezilerine çıktıklarında yerel polis de koruma gücüne katılıyor ve çoğunda Cumhurbaşkanı`nın, Başbakan`ın, içişleri Bakanı`nın ve diğerlerinin burnunun dibine kadar sokuluyor. Muhalefet liderleri de aynı risk altında, hatta biraz daha fazla risk altında.  Yapılması gereken, FETÖ ve PKK ile mücadelede, devletin kurumlarını rahat bırakmak, soruşturma, yargılama ve tutuklamalarda cesaretlerini kırmamaktır. Kırmızı çizgimiz “adil yargılama” olmalı. Geçmişten ders alarak, “Haksızlığa uğradım” diyenlerin sesine kulak vermeli ancak suçlu ya da suçsuzluğuna emin olmadıklarımızın avukatlığına da soyunmamalı, yargıya zaman tanımalıyız. KENDİNİ UNUTTURAN YUNANİSTAN! Sekiz darbeci askerin helikopterle Yunanistan`a kaçışlarının üzerinden tam beş ay geçti. Yunanistan aymazlık içinde, iade sürecini zamana yaymaya ve unutturmaya çalışıyor. İstese yasal süreci 15 gün içinde tamamlayıp iade işlemini gerçekleştirebilirdi. Ancak diğer Avrupa ülkeleri ile organize çalıştığından ve Avrupa genel olarak, FETÖ`cüleri iade etmeme kararı aldığından Yunanistan da ipe un seriyor. Önce askerlerin iadesi için hukuki sürecin başladığını duyurdu. Sonra üçünü iade etmeyeceğini açıkladı, sonra “diğer üçünü iade edeceğim” dedi. Sonra sustu. ABD`nin, Almanya`nın, Belçika`nın iadelerle ilgili ne yaptığını gözlemliyor. Onlar ne yaparsa öyle karar alacak. Vermezlerse o da “yok” diyecek. Ki, bu saydığım ülkeler sadece Fetöcüleri değil PKK`lıları da vermeyeceklerini çoktan açıkladılar. O nedenle Yunanistan`dan bir delikanlılık beklemeyelim. Vermeyecek. Hele hele, Lozan`ı sorgulamaya başladığımız şu günlerde Yunanistan Türkiye`ye yardımcı olmak yerine, tekerine bir-iki takoz da kendisi koymak isteyecektir. TERÖR LİDERLERİ OLDUKLARI YERDE VURULUR! Kimi görsem, “Yurt dışına kaçan teröristleri kaçtıkları ülkede neden öldürmüyoruz” diyor. 1980`lerde, elçilik görevlilerimize suikastlar düzenleyen ASALA militanlarının birer-ikişer ortadan kaldırılmasını örnek gösteriyorlar. Terörden yüreği yanan bir halkın mensuplarının, bu tür taleplerde bulunması son derece insani. Ancak devletler bu işleri yaparken davul-zurna çalmazlar. Bir de evinizin içindeki yangın hiç bitmiyorsa, evi yanmaya terk edip kundakçı aramaya çıkmazsınız. Önce yangını söndürür, sonra evinizi yakanı bulursunuz. Ya da azmettirenlere de bir şekilde cezayı kesersiniz. Biraz sabır. Önce yangını söndürelim, sonra kundakçıları mutlaka buluruz endişeniz olmasın.
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2016 - Cumartesi

Rus Ayıs’nı Zincire Vurmak!

Ankara`da vurulan Rus Büyükelçi Karlov`un neden hedef alındığının şifreleri, Putin`in 2014 Aralık`ında yaptığı yeni yıl konuşmasında saklıydı. Putin, “Batı, Rus ayısını zincire vurmak istiyor. Eğer ayı avlanma içgüdülerini terk edip oturduğu yerde böğürtlen ve bal yemeye devam ederse, Batı, nükleer silahlarımız olan pençelerimizi ve bizi koruyan dişlerimizi sökmenin, bizi zincirlemenin yollarını arar. Ayı'nın içi doldurulmuş bir oyuncağa çevrilmesine izin vermeyeceğiz” diyordu.

Putin`in bu söylemi, iki kutuplu ya da çok kutuplu bir düzene geçişin işaretleri sayılsa da, aslında Batı`nın tüm doğu ve Ortadoğu milletlerine bakışının özetiydi. 

Tam iki yıl önceki o konuşmayı birçoğumuz, Rusya`nın yeniden yayılmacı politikalar izleyeceği şeklinde değerlendirmiştik. Ancak, geldiğimiz noktada, bu sözlerin aslında savunmacı bir anlam taşıdığını söylemek yanlış olmaz. Avrupa ve ABD karşısında on yıllardır “Alışılmış bir çaresizlik” yaşayan Türkiye, makas değiştirerek, “Alışılmamış güç” e kavuşabilir. Zira 50 yıldır Türkiye`yi kapıda bekleten Avrupa Birliği`ne karşı, kapıyı hemen açma eğiliminde olan bir “Şanghay” var.

HIRSIZ EVDEN OLURSA KAPI KİLİT TUTMAZ!

Kemal Kılıçdaroğlu, “Suikastçının eline silahı kim verdi?” diye sorunca gülmekten kendimi alamadım. Adam polis, en az iki-üç tane silahı vardır. Bunlardan birini de zaten devlet vermiş O`na. Üstelik sergiye görevli olarak gelmiş, ya da öyle görüntü vermiş. Seçtiği kıyafet ve Karlov`un arkasında duruşu, profesyonelce. Birden silahını çekiyor ve Büyükelçi`ye kurşun yağdırıyor. Eğer suikastçi bir polis ise ve ölümü göze almışsa dünyanın her yerinde devlet başkanları da dahil istediği adamı öldürebilir. Burada alınabilecek tek önlem “Fetöcü” olduğunun önceden tesbit edilip kodese tıkılması olabilirdi. Bunun dışında yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Salonda korumalar olsa bile yapabilecekleri tek şey, suikastçı büyükelçiyi vurduktan hemen sonra onu öldürmek olabilirdi.

KRİPTO FETÖCÜLERE DİKKAT!

Fetö elemanlarının ne kadar tehlikeli olabileceği de böylece anlaşılmış oldu. 

Devlet büyüklerinin, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere etrafında onlarca koruma polisi görev yapıyor. Yurt gezilerine çıktıklarında yerel polis de koruma gücüne katılıyor ve çoğunda Cumhurbaşkanı`nın, Başbakan`ın, içişleri Bakanı`nın ve diğerlerinin burnunun dibine kadar sokuluyor. Muhalefet liderleri de aynı risk altında, hatta biraz daha fazla risk altında. 

Yapılması gereken, FETÖ ve PKK ile mücadelede, devletin kurumlarını rahat bırakmak, soruşturma, yargılama ve tutuklamalarda cesaretlerini kırmamaktır. Kırmızı çizgimiz “adil yargılama” olmalı. Geçmişten ders alarak, “Haksızlığa uğradım” diyenlerin sesine kulak vermeli ancak suçlu ya da suçsuzluğuna emin olmadıklarımızın avukatlığına da soyunmamalı, yargıya zaman tanımalıyız.

KENDİNİ UNUTTURAN YUNANİSTAN!

Sekiz darbeci askerin helikopterle Yunanistan`a kaçışlarının üzerinden tam beş ay geçti. Yunanistan aymazlık içinde, iade sürecini zamana yaymaya ve unutturmaya çalışıyor. İstese yasal süreci 15 gün içinde tamamlayıp iade işlemini gerçekleştirebilirdi. Ancak diğer Avrupa ülkeleri ile organize çalıştığından ve Avrupa genel olarak, FETÖ`cüleri iade etmeme kararı aldığından Yunanistan da ipe un seriyor. Önce askerlerin iadesi için hukuki sürecin başladığını duyurdu. Sonra üçünü iade etmeyeceğini açıkladı, sonra “diğer üçünü iade edeceğim” dedi. Sonra sustu. ABD`nin, Almanya`nın, Belçika`nın iadelerle ilgili ne yaptığını gözlemliyor. Onlar ne yaparsa öyle karar alacak. Vermezlerse o da “yok” diyecek. Ki, bu saydığım ülkeler sadece Fetöcüleri değil PKK`lıları da vermeyeceklerini çoktan açıkladılar. O nedenle Yunanistan`dan bir delikanlılık beklemeyelim. Vermeyecek. Hele hele, Lozan`ı sorgulamaya başladığımız şu günlerde Yunanistan Türkiye`ye yardımcı olmak yerine, tekerine bir-iki takoz da kendisi koymak isteyecektir.

TERÖR LİDERLERİ OLDUKLARI YERDE VURULUR!

Kimi görsem, “Yurt dışına kaçan teröristleri kaçtıkları ülkede neden öldürmüyoruz” diyor. 1980`lerde, elçilik görevlilerimize suikastlar düzenleyen ASALA militanlarının birer-ikişer ortadan kaldırılmasını örnek gösteriyorlar. Terörden yüreği yanan bir halkın mensuplarının, bu tür taleplerde bulunması son derece insani. Ancak devletler bu işleri yaparken davul-zurna çalmazlar. Bir de evinizin içindeki yangın hiç bitmiyorsa, evi yanmaya terk edip kundakçı aramaya çıkmazsınız. Önce yangını söndürür, sonra evinizi yakanı bulursunuz. Ya da azmettirenlere de bir şekilde cezayı kesersiniz. Biraz sabır. Önce yangını söndürelim, sonra kundakçıları mutlaka buluruz endişeniz olmasın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.