“Sözcü Gazetesi”nde çalışabilmeniz için TEK ŞART, “içinizde çok derin bir Recep Tayyip Erdoğan nefreti, körükörüne de bir CHP bağlılığı”dır..
Yoksa bu gazetede yazı yazamazsınız, haber yapamazsınız, hatta hizmetli bile olamazsınız..
Düşünün..
Böyle bir gazetenin yazarı bile artık “Kemal Kılıçdaroğlu”na isyan ediyor..
Niye ediyor?
“Eğer bir gün iktidar olursa, asıl diktatörün CHP olacağını gördüğü için” ediyor..
…
Sözcü yazarı Deniz Zeyrek’ten söz ediyorum..
Neymiş, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem toplantısında Kılıçdaroğlu'nun danışmanı ve korumaları üzerine yürümüş”..
Bu da çok ağırına gitmiş..
Bakın ne diyor;
“CHP toplantılarına çağrılmayışımdan duyduğum rahatsızlığı bir danışmana yansıttım. Aman Allah'ım, beyefendi tam bir kabadayı çıktı. 'Sen kimsin' diye bağırmalar, yanında Kılıçdaroğlu'nun bir koruması olduğu halde arkamdan gelip, üstüme yürümeler... Sanırsınız korumayla bir olup beni oracıkta dövecekler. Cürete bak!"
Zeyrek ardından oklarını Kılıçdaroğlu’na çeviriyor;
"Sayın Kılıçdaroğlu hep ‘liyakat’ diyor ya... Bu konuda önce çuvaldızı kendisine batırmalı. AK Parti'nin sistemin dışına ittiği, işsiz bıraktığı, ağır bedeller ödemiş o kadar nitelikli, deneyimli duayen gazeteci dururken, kendisinin bu tercihi insana ‘bu mu liyakat’ dedirtiyor.”
…
Ben de diyorum ki;
Ey Zeyrek, bunlar daha iyi günleriniz, hele bir iktidar olsunlar işi böyle insanın üstüne yürümekle bırakmazlar, bil istiyorum..
Atatürk’ten bu yana CHP’nin yapısı ve zihniyeti “despotizm”e dayalıdır..
Belgelere dayalı yakın tarihimizi iyi okursan, bunun binlerce örneğini görürsün..
CHP tarihte böyle de şimdi farklı mı?
Ellerine yetkiyi geçirdikleri anda milletin kafasına çökeceğini, bizzat yaşadın ve gördün..
Peki, “nefretiyle beslendiğiniz” Erdoğan’dan, danışmanlarından ya da korumalarından bu tür bir hareket gördünüz ya da duydunuz mu?
CHP’de “despotizm” hala devam ediyor..
Kılıçdaroğlu’nu ve kararlarını hangi partili karşı çıksa partiden atılıyor..
CHP’de “liyakat” olsaydı, 10 seçim kaybeden ve “YALAN”lardan başka hiçbir şey üretmeyen Kılıçdaroğlu’nun peşinden hiçkimse gitmezdi..
Bunları hala göremiyorsan, yazık sana..
…
PARLAMENTER SİSTEM, bu ülkede Başbakan ve Bakan astırdı..
Neredeyse her 10 yılda bir “darbe” doğurdu..
Kurulan ve yıkılan hükümetlerin haddi-hesabı yok, “istikrarsızlık” bu ülkeyi 70 sente muhtaç hale getirdi..
Cumhurbaşkanı bile seçilemedi..
Koalisyonlarla ülke partiler arasında pay edildi, her parti kendi militanlarını devletin kurumlarına-fabrikalarına-işletmelerine yerleştirdi..
“Adama göre iş”ler yaratılarak LİYAKAT hiçe sayıldı..
Şimdi bu sistemin “GÜÇLENDİRİLMİŞİ” geliyor..
Yani; bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felaketin ayak sesidir bu..
Süslü sözlerle muhalefetteki “KİTLE”leleri kandırıyorlar, o kadar..
…
Haydi gelin yazımızı yine “CHP’nin arka bahçesi” olan Sözcü Gazetesi’nin yazarı Deniz Zeyrek’in ifadeleriyle bitirelim..
Aynı zamanda bir uyarıdır bu, dikkat;
“Muhalefetteyken bunu yapanlar, bir Cumhurbaşkanı'nı arkalarına alırsa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun'u bize mumla aratırlar. Benden söylemesi!”
Şimdi size soruyorum;
Sizce, bu arkadaş seçimde oyunu kime verir?