Neşe Aytugan GÜL
Köşe Yazarı
Neşe Aytugan GÜL
 

Her Kadının Bir Oğlu Olmalı...

  Diye başlamış yazar Mehtap Erel ve devam etmiş...  "Canım oğluma...   Bu haftaki yazım anneler ve kızları hakkındaki özlü romantik yazılardan esinlenmem üzerine çıktı sevgili okur. “Her annenin bir kızı olmalı” yazıları var ya hani... Ben de bir annenin kızı olduğumdan sanırım (böyle bir gerçek var evet) ve bir de kızkardeşim olduğundan ve onun da dünyalar şahanesi bir kızı, o yazılar pek duygulandırıyor beni.   İşte buradan, tam da bu noktadan hareketle yazdım bu haftaki yazımı. Ben bir annenin kızı olmak nedir biliyorum ama bir kadının oğlu olması nasıl bir duygu bir miktar onu yazmak geldi içimden.   Öyle hissettim, bu aktı kalbimden,   ben de yazdım...   Her kadının bir oğlu olmalı... Önce koynunda göğsünde büyütmeli sonra boyunu aşmalı. Mutfakta bir şeyler hazırlarken gelip kafasından, tam tepesinden öpmeli annesini. Daha dün altını sen temizlemiyormuşsun gibi "çok fıstıksınız bugün hanımefendi" demeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Bulaşık makinesini açıp yarı dolu, sıyrılmamış tabağı bardak bölmesinde bulmalı her kadın. Terlikleri mutfakta yere yapışmalı, "oğlum şu reçelle kavga mı ediyosun napıyosun?" diye seslenmeli içeri, kocaman bir adam gelmeli karşısına, ağzı burnu reçel içinde kadına bakıp "ne reçeli?" demeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Kirlisini, terlisini temizlerden ayırmayı bir türlü öğrenememeli, söylenmeye başlayınca da kucağına aldığı gibi havaya kaldırıp "dünyanın en huysuz ama en güzel annesi" diye annesini sevmeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Yolda yürürken kolunu omzuna atmalı, ilerde yolda kalabalık bir grup gördüğünde annesini diğer tarafına korumaya almalı, sanki düne kadar annesinin kucağında gezen o değilmiş gibi.   Her kadının bir oğlu olmalı... 45 numara ayakkabıları evin ortasında çıkarıp gelip yanına, sanki daha 4 yaşında gibi başını göğsüne koymalı, "yoruldum annem, açım" demeli. O koca herif bir kalemde 4 yaşına dönmeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Düne kadar donunu sen giydirirken bugün "yakamız açık mı biraz hanımefendi?" diye trip atmalı.   Her kadının bir oğlu olmalı... "Ya ilerde karın beni sevmezse" falan diye yol yapmalı kadın. Oğlu da "seni sevmeyen kadını ben ne yapayım" demeli. O işlerin öyle olmadığını bilsen de ses etmemeli. Acı bir tebessüm oturmalı yüze. Canım oğlum, SEN beni sev yeter demeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Arkadaşlarıyla çıkacakken "oğlum paran var mı?" demelisin o cebine bakmadan "var" demeli. Gidip cüzdanına para koyup sonra koymamış gibi babaya "çocuğa harçlık versene" demeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Tam kızmışken, bağırırken gelip bir makas almalı yanağından "kızma annelerin en güzeli" demeli, neye kızdığını unutturmalı.   Her kadının bir oğlu olmalı... Yaşlılığında ziyaretine gelmeli. Ve sanılanın aksine gelinle falan değil, tek başına... Hiç öyle düşündüğünüz gibi " ay ailecek görüşelim" derdinde değildir erkek anneleri. Oğlum gelsin ve sanki hiç bir şey değişmemiş gibi koklaya kollaya öpeyim, beraber bir şeyler yiyelim, biz bize diye düşünürler. Oğullarının annesi olmak isterler eskisi gibi.   Her kadının bir oğlu olmalı... Her kadın hayatının bir döneminde erkek berberinde beklemeli, çok enteresan tecrübe gerçekten.   Her kadının bir oğlu olmalı... Özel gecelerde, yemeklerde, düğünlerde falan zorla dansa kaldırmalı oğlunu. Kazık gibi eğilip bükülmeden durmalı oğlu, kadın dans etmeyi göstermeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Dün ağzının kenarından meyve püresi silerken bugün hesap istemesini, bahşiş bırakmasını izlemeli.   Her kadının bir oğlu olmalı... Evladı "ilerde bana bakacak" ya da "altımdan alacak" diye düşünmeden de sevebileceğini öğrenmesinin tek yolu bu sanırım. Evlat karşılıksız sevilen tek canlı.   Erkek anneleri oğullarını bir şey bekleyerek değil, gideceğini bilerek severler. Hem de öyle güzel, öyle çok severler ki...   Anlayabilmeniz için bir oğlunuz olmalı...   Seni çok seviyorum canım oğlum, senden başka bir evlat düşünemezdim..." Nasıl da güzel dile getirmiş yazarımız değil mi?  Nedendir bilinmez her 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nde dünyalar tatlısı bir kızım olduğu halde sanki oğluma haksızlık yapıyor hissine kapılıyorum. Neden sizce? Çünkü "Dünya Erkek Çocukları Günü" yok. Bu güzel yazıyıda tam da bu duyguları yaşarken okudum ve tek değilmişim diye birazda sevindim. Fakat bir noktada Mehtap hanımla farklı düşünüyoruz. Ben o kısmı, yani "Yaşlılığında ziyarete gelmeli" kısmını şöyle uyarlamak istiyorum. "Her kadının bir oğlu olmalı... Yaşlılığında ziyarete gelmeli. Hatta hayatında kim varsa onlarla birlikte gelmeli. Aile bir bütündür ve istemem oğlumun yüreği buruk, yarım ve aklı diğer yarısında olarak yanıma gelmesini. Onu mutlu eden her kimse, kimse tercihi ve mutlu olduğu o da en az oğlum kadar başımın tacıdır. Oğlumu koklaya koklaya öptüğüm gibi, gelinimide müsade ederse öpmeliyim. Yapmacık değil taaa yürekten olmalı tabi ki öpmelerim, sohbetlerim. Ben onu ötelemez, mutlu edip saygı duyarsam o da oğlumu mutlu eder ve saygı duyar. Madem oğlum önemli o zaman onun hayatındakilerde ve tercihleride önemli olmalı değil mi? Nitekim her şey birbirine bağlantılıdır. Mutlu olan mutlu eder. Saygı duyulan saygı duyar. Samimi davranırsan samimi davranılır. Hele ki torunlarım? Onlar gelmezse olur mu hiç? Burnumun kemiği sızlar göremez ve göğsüme bastırarak, sıkıştırarak sevemezsem onları. Hep birlikte gelsinler, hep gelsinler beni görmeye..." Bu günlerde biraz fazla duygusalmıyım nedir? Tabi 2 yıldır iç içe olup, üniversiteler açılınca 1 ay önce şehir dışına eğitim hayatına dönen oğluma hasretim git gide büyümekte. Pandeminin çok negatif etkilerinin yanında pozitif etkisi de bizi tekrar aile yapması oldu. Aile fertleri arasında birbirinizi yeni tanıyormuş gibi hissettiniz mi hiç? Ben hissettim. Özellikle oğlumu tekrar tanıdım ve ne kadar şanslı olduğumu gördüm. O küçücük gördüğüm oğlum annesinin yaslanabileceği dağ, dert ortağı, sırdaşı, akıl hocası ve gerektiğinde atmacaya dönüşerek annesinin koruyucusu olmuş. Hiç oğlunuzun size kalkan elleri engellemek için havada uçtuğunu gördünüz mü? Bende benim gözümde hala küçük gördüğüm oğlumdan beklemezdim ama inanın uçtu ve kanatlarının altına aldı annesini. İşte o zaman bir oğul annesi olmanın gücünü ve ayrıcalığını çok iyi hissettim. Hemde böyle bir oğulun. Nasıl kendini güvende hissettirip, güç, kuvvet veren, emin ellerde hissettiren ve cesaretlendiren bir duygu anlatmak mümkün değil...  Bu arada Dünya Erkek Çocukları Günü yok ama Dünya Erkekler Günü var ve bende bu yazı sayesinde yeni öğrendim.  Bu gün her 19 Kasım'da 80'den fazla ülkede kutlanmaktadır. Dünya genelinde kutlanan gün, erkeklerin ruh sağlığı sorunları ve erkek intiharı gibi konularda farkındalık yaratmaya çalışmaktadır.  Dünya Erkekler Günü'nün amacı, her yıl olumlu değişiklik yaratan erkeklere spot ışığını çevirmek ve erkeklerin küresel ölçekte karşılaştığı sorunlar hakkında farkındalık yaratmaktır. Calm (Huzur) adlı hayır kuruluşuna göre, 45 yaş altı erkeklerin en büyük katili intiharken, erkeklerin ruh sağlığının ve erkek intiharlarının açıkça konuşulmasını teşvik etmek zaruri bir konu olmaktadır. Tarih, 1999'da Dünya Erkekler Günü'nü yeniden başlatan Trinidad ve Tobago'lu doktor Jerome Teelucksingh'in babasının doğum gününe denk gelmektedir. Dünya genelinde 20 yıldan uzun süredir kutlanan bir gün olsa da, böyle bir günün var olduğunu bilmeyen birçok insan ve hatta karşı çıkanlar bile var. Her yıl Dünya Kadınlar Günü'nde komedyen Richard Herring, Dünya Erkekler Günü'ne karşı çıkanları günün varlığı hakkında eğitmeyi kendine görev edinmiştir. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek, keşke bütün büyüklerimiz bu hadislere kulak verse ve ona göre davransa temennisi ile günümüzde en büyük problem olan "evlat ayrımına" değinen bir hadisle yazımı noktalayayım.. "...Çocuğun senin üzerindeki haklarından biri, onlara eşit davranmandır..." Yine "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" diyerek hayırlı cumalar diliyorum.  Sevgiyle kalın...
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2021 - Cuma

Her Kadının Bir Oğlu Olmalı...

 

Diye başlamış yazar Mehtap Erel ve devam etmiş... 

"Canım oğluma...
 
Bu haftaki yazım anneler ve kızları hakkındaki özlü romantik yazılardan esinlenmem üzerine çıktı sevgili okur. “Her annenin bir kızı olmalı” yazıları var ya hani... Ben de bir annenin kızı olduğumdan sanırım (böyle bir gerçek var evet) ve bir de kızkardeşim olduğundan ve onun da dünyalar şahanesi bir kızı, o yazılar pek duygulandırıyor beni.
 
İşte buradan, tam da bu noktadan hareketle yazdım bu haftaki yazımı. Ben bir annenin kızı olmak nedir biliyorum ama bir kadının oğlu olması nasıl bir duygu bir miktar onu yazmak geldi içimden.
 
Öyle hissettim, bu aktı kalbimden,
 
ben de yazdım...
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Önce koynunda göğsünde büyütmeli sonra boyunu aşmalı. Mutfakta bir şeyler hazırlarken gelip kafasından, tam tepesinden öpmeli annesini. Daha dün altını sen temizlemiyormuşsun gibi "çok fıstıksınız bugün hanımefendi" demeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Bulaşık makinesini açıp yarı dolu, sıyrılmamış tabağı bardak bölmesinde bulmalı her kadın. Terlikleri mutfakta yere yapışmalı, "oğlum şu reçelle kavga mı ediyosun napıyosun?" diye seslenmeli içeri, kocaman bir adam gelmeli karşısına, ağzı burnu reçel içinde kadına bakıp "ne reçeli?" demeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Kirlisini, terlisini temizlerden ayırmayı bir türlü öğrenememeli, söylenmeye başlayınca da kucağına aldığı gibi havaya kaldırıp "dünyanın en huysuz ama en güzel annesi" diye annesini sevmeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Yolda yürürken kolunu omzuna atmalı, ilerde yolda kalabalık bir grup gördüğünde annesini diğer tarafına korumaya almalı, sanki düne kadar annesinin kucağında gezen o değilmiş gibi.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... 45 numara ayakkabıları evin ortasında çıkarıp gelip yanına, sanki daha 4 yaşında gibi başını göğsüne koymalı, "yoruldum annem, açım" demeli. O koca herif bir kalemde 4 yaşına dönmeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Düne kadar donunu sen giydirirken bugün "yakamız açık mı biraz hanımefendi?" diye trip atmalı.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... "Ya ilerde karın beni sevmezse" falan diye yol yapmalı kadın. Oğlu da "seni sevmeyen kadını ben ne yapayım" demeli. O işlerin öyle olmadığını bilsen de ses etmemeli. Acı bir tebessüm oturmalı yüze. Canım oğlum, SEN beni sev yeter demeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Arkadaşlarıyla çıkacakken "oğlum paran var mı?" demelisin o cebine bakmadan "var" demeli. Gidip cüzdanına para koyup sonra koymamış gibi babaya "çocuğa harçlık versene" demeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Tam kızmışken, bağırırken gelip bir makas almalı yanağından "kızma annelerin en güzeli" demeli, neye kızdığını unutturmalı.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Yaşlılığında ziyaretine gelmeli. Ve sanılanın aksine gelinle falan değil, tek başına... Hiç öyle düşündüğünüz gibi " ay ailecek görüşelim" derdinde değildir erkek anneleri. Oğlum gelsin ve sanki hiç bir şey değişmemiş gibi koklaya kollaya öpeyim, beraber bir şeyler yiyelim, biz bize diye düşünürler. Oğullarının annesi olmak isterler eskisi gibi.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Her kadın hayatının bir döneminde erkek berberinde beklemeli, çok enteresan tecrübe gerçekten.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Özel gecelerde, yemeklerde, düğünlerde falan zorla dansa kaldırmalı oğlunu. Kazık gibi eğilip bükülmeden durmalı oğlu, kadın dans etmeyi göstermeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Dün ağzının kenarından meyve püresi silerken bugün hesap istemesini, bahşiş bırakmasını izlemeli.
 
Her kadının bir oğlu olmalı... Evladı "ilerde bana bakacak" ya da "altımdan alacak" diye düşünmeden de sevebileceğini öğrenmesinin tek yolu bu sanırım. Evlat karşılıksız sevilen tek canlı.
 
Erkek anneleri oğullarını bir şey bekleyerek değil, gideceğini bilerek severler. Hem de öyle güzel, öyle çok severler ki...
 
Anlayabilmeniz için bir oğlunuz olmalı...
 
Seni çok seviyorum canım oğlum, senden başka bir evlat düşünemezdim..."

Nasıl da güzel dile getirmiş yazarımız değil mi? 
Nedendir bilinmez her 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nde dünyalar tatlısı bir kızım olduğu halde sanki oğluma haksızlık yapıyor hissine kapılıyorum. Neden sizce? Çünkü "Dünya Erkek Çocukları Günü" yok. Bu güzel yazıyıda tam da bu duyguları yaşarken okudum ve tek değilmişim diye birazda sevindim. Fakat bir noktada Mehtap hanımla farklı düşünüyoruz. Ben o kısmı, yani "Yaşlılığında ziyarete gelmeli" kısmını şöyle uyarlamak istiyorum.

"Her kadının bir oğlu olmalı... Yaşlılığında ziyarete gelmeli. Hatta hayatında kim varsa onlarla birlikte gelmeli. Aile bir bütündür ve istemem oğlumun yüreği buruk, yarım ve aklı diğer yarısında olarak yanıma gelmesini. Onu mutlu eden her kimse, kimse tercihi ve mutlu olduğu o da en az oğlum kadar başımın tacıdır. Oğlumu koklaya koklaya öptüğüm gibi, gelinimide müsade ederse öpmeliyim. Yapmacık değil taaa yürekten olmalı tabi ki öpmelerim, sohbetlerim. Ben onu ötelemez, mutlu edip saygı duyarsam o da oğlumu mutlu eder ve saygı duyar. Madem oğlum önemli o zaman onun hayatındakilerde ve tercihleride önemli olmalı değil mi? Nitekim her şey birbirine bağlantılıdır. Mutlu olan mutlu eder. Saygı duyulan saygı duyar. Samimi davranırsan samimi davranılır. Hele ki torunlarım? Onlar gelmezse olur mu hiç? Burnumun kemiği sızlar göremez ve göğsüme bastırarak, sıkıştırarak sevemezsem onları. Hep birlikte gelsinler, hep gelsinler beni görmeye..."

Bu günlerde biraz fazla duygusalmıyım nedir? Tabi 2 yıldır iç içe olup, üniversiteler açılınca 1 ay önce şehir dışına eğitim hayatına dönen oğluma hasretim git gide büyümekte. Pandeminin çok negatif etkilerinin yanında pozitif etkisi de bizi tekrar aile yapması oldu. Aile fertleri arasında birbirinizi yeni tanıyormuş gibi hissettiniz mi hiç? Ben hissettim. Özellikle oğlumu tekrar tanıdım ve ne kadar şanslı olduğumu gördüm. O küçücük gördüğüm oğlum annesinin yaslanabileceği dağ, dert ortağı, sırdaşı, akıl hocası ve gerektiğinde atmacaya dönüşerek annesinin koruyucusu olmuş. Hiç oğlunuzun size kalkan elleri engellemek için havada uçtuğunu gördünüz mü? Bende benim gözümde hala küçük gördüğüm oğlumdan beklemezdim ama inanın uçtu ve kanatlarının altına aldı annesini. İşte o zaman bir oğul annesi olmanın gücünü ve ayrıcalığını çok iyi hissettim. Hemde böyle bir oğulun. Nasıl kendini güvende hissettirip, güç, kuvvet veren, emin ellerde hissettiren ve cesaretlendiren bir duygu anlatmak mümkün değil... 

Bu arada Dünya Erkek Çocukları Günü yok ama Dünya Erkekler Günü var ve bende bu yazı sayesinde yeni öğrendim. 
Bu gün her 19 Kasım'da 80'den fazla ülkede kutlanmaktadır. Dünya genelinde kutlanan gün, erkeklerin ruh sağlığı sorunları ve erkek intiharı gibi konularda farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. 
Dünya Erkekler Günü'nün amacı, her yıl olumlu değişiklik yaratan erkeklere spot ışığını çevirmek ve erkeklerin küresel ölçekte karşılaştığı sorunlar hakkında farkındalık yaratmaktır.
Calm (Huzur) adlı hayır kuruluşuna göre, 45 yaş altı erkeklerin en büyük katili intiharken, erkeklerin ruh sağlığının ve erkek intiharlarının açıkça konuşulmasını teşvik etmek zaruri bir konu olmaktadır.

Tarih, 1999'da Dünya Erkekler Günü'nü yeniden başlatan Trinidad ve Tobago'lu doktor Jerome Teelucksingh'in babasının doğum gününe denk gelmektedir.
Dünya genelinde 20 yıldan uzun süredir kutlanan bir gün olsa da, böyle bir günün var olduğunu bilmeyen birçok insan ve hatta karşı çıkanlar bile var.
Her yıl Dünya Kadınlar Günü'nde komedyen Richard Herring, Dünya Erkekler Günü'ne karşı çıkanları günün varlığı hakkında eğitmeyi kendine görev edinmiştir.

Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek, keşke bütün büyüklerimiz bu hadislere kulak verse ve ona göre davransa temennisi ile günümüzde en büyük problem olan "evlat ayrımına" değinen bir hadisle yazımı noktalayayım..

"...Çocuğun senin üzerindeki haklarından biri, onlara eşit davranmandır..."

Yine "anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az" diyerek hayırlı cumalar diliyorum. 

Sevgiyle kalın...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.