Mevlana der ki; “Üzülme Can! Ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir.”
Bu sözü ile Mevlana insanların, her türlü olumsuzluklara karşı güçlü olunması gerektiğini mucizelerin her an yaşanabileceğini anlatmaktadır. İnsanoğlu bu! Başına ne geleceği asla belli olmaz, bazılarımız doğuştan engelli olarak doğarken bazılarımızda hiç sebepsiz yolda yürürken şiddetli Fırtına’nın etkisiyle uçan bir cisimle hayatına engelli olarak devam edebiliyor. Bu yazım ‘’Üç Aralık Dünya Engelliler Günü’’ için; Üç Aralık Dünya Engelliler Günü 1992 yılından bu yana her 3 Aralık günü Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası bir gün olarak kabul edilmiştir. Birlik, Beraberlik, Dayanışma toplum fertlerinin sahip olması gereken en güzel özelliklerdendir. Her şeyden önce, hepimizin birer engelli adayı olduğunun bilincinde olmalı, duygularımızı ve düşüncelerimizi buna göre yoğurmalıyız. Engellilerin üretken bireyler olarak kendi kendilerine yeterli duruma gelmeleri noktasında biz Sivil Toplum Kuruluşlarına ve sorumluluk taşıyan her insana görev düşüyor!
Genel Başkan Yardımcılığını yapmakta olduğum Uluslararası Tüm Engelliler Yaşlılar ve Kimsesizler Federasyonu (UTEF) yine Kurucu Başkanlığını yapmış olduğum Leman Gebizli Tüm Engellilere Umutışığı Derneği olarak çalışma arkadaşlarımızla beraber Engelli ve yaşlılarımız için birçok projelere imza attık. Bu projeler kapsamında bazı engelli kardeşlerimizi direk evlerinde ziyaretlerini gerçekleştirip, onlarla zaman geçirme fırsatımızda oldu, onların dertlerine azda olsa derman olmaya çalışıyoruz. Tabi ki her evde manzara farklı oluyor, bazıları engellerini tevekkül ile karşılarken bazıları korkunç isyanlar içerisinde, elbette hepimizin hayattan hep bir beklentisi vardır. Hayat bir sınav gibidir. Sınavda hepimiz hayallerimize ulaşmak için çalışıyor, kendimize amaç ediniyoruz. Bazı durumlarda hayallerimize ulaşmak için yürüdüğümüz bu yollarda, bir takım zorluklarla karşılaşıyoruz.
Elbette; herkes kendi çerçevesinde haklı ama isyan ederek, sınıfta bütünlemeye kalmanın da bir yararı olmuyor! İsyan değil çare aramalı. Hayat akıp giderken tüm engellere çözüm bulmak için çaba göstermek, başarmak için hayat yolunda tüm olumsuzlukları bir kenara atarak güçlü ve hayata pozitif bakıp yaşamı gökkuşağına çevirmek, en iyi notla sınıf atlamak yine insanın kendi elinde, her ne olursa olsun hayat yaşamaya değer. Hiçbir engelin hayatı zehir etmesine izin vermemek gerekiyor. Tabii ki en büyük destek aile ve yine dostlarda, toplum olarak hepimizde olmalı pes etmemeli hayatın engelinden, güneşi doğduğu gibi, sabahı geldiği gibi, sevdiğin insanı da olduğu gibi kabul et. Engelli olmak asla bir suç ya da günah değildir.
“Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar” Atasözünü hatırlamak tam da yerinde olur bence. Bu Atasözünün açıklaması ise şöyledir;
•“Güçlünün daha güçlüsü, büyüğün daha büyüğü, yönetilemez sanılanın bir yöneteni vardır,
•Çözümü güç meselelerin, yenilmesi imkânsız gibi görünen her türlü zorlukların üstesinden gelinebilecek bir yol vardır. Yeter ki gerekli azim sabır, cesaret, inanç ve istek gösterilsin, asla ama asla yılgınlığa düşülmesin.
Biz insanoğluna ilk başlarda çok zor görünen şeyler ya da karşımıza çıkan veya çıkartılan engeller, hemen geri çekilmemize sebep olabilir. Azmimiz kuvvetini kaybeder ve yapmak istediğimiz her ne ise hevesimiz kırılır, dizlerimizin dermanı kesilir. Bir sonuç alamamanın verdiği manevi yorgunlukla yıkılır kalırız. Ama azimli olursak ve gerçekten başarmak istersek asla vazgeçmeyiz. Çünkü ‘azmin elinden kurtuluş olmaz’ derler. Bilmeliyiz ki, aşılamayacak hiç bir engel yoktur. Engeller zaten batan dikenlere rağmen aşılmak ve varmak istediğimiz amacımıza ulaşmak içindir. Eğer bu yolda kararlıysak, yıkılıp kalmak yerine tam tersi daha da güçlenmeliyiz.
Her şeyden önce insan, gerçekçi olmalıdır. Hayata tozpembe gözlerle bakıp da sonrasında hayal kırıklıkları yaşamamak için, karşısına çıkabilecek zorluklara karşı aklını ve mantığını kullanıp planlı, programlı olmalı ve davasına inanmalıdır. İnsan önce ne istediğini, ne yapması gerektiğini bilmelidir. Sonra ise iradesine, azmine ve cesaretine güvenip hedefine ulaşmalıdır. Azimli olursak, zafer bizim olabilir ve emek vererek çalıştığımız zaman engeller “ENGEL” olmaktan çıkacaktır… Üç Aralık Dünya Engelliler Günü bir kutlama değil, bir farkındalık günüdür. Tüm engellilerimizin farkında ve yanındayız.