Elbette yapar..
Hem de öyle bir yapar ki..
Gerektiğinde yeri yerinden oynatır..
Ama..
Önce “önceliklerini” iyi bilmeleri gerekir..
Nedir öncelikleri?
“Benzer fikir yapısına sahip kişilerin bir araya gelerek mevcut problemleri çözmek adına projeler üretmek”tir..
İşte bu noktada STK’lar siyasetin içine balıklama atlarlar..
“Proje” sözünün geçtiği her yerde “siyaset” mutlaka vardır..
…
STK’nın açılımı, “Sivil Toplum Kuruluşu”dur..
STK’lar; herhangi bir konuda, mevcut problemleri çözmek adına projeler üreten ve kar amacı gütmeyen bir kurumsal kimliğe sahip olan oluşumlardır..
Bu oluşumlar kuruluş konuları farklılıklar gösterse de, hepsinin dayandığı temel, “Birlikten Güç Doğar” ilkesidir..
Meslek odaları, düşünce dernekleri, kadın birlikleri, sendikalar birer STK’dır..
Ve demokrasinin “olmazsa olmaz”larıdır..
…
Peki..
STK’lar “nasıl bir siyaset” yapmalıdır?
1- Üyelerinin haklarını korumak, daha iyi bir sosyal yaşam sağlamak gibi..
2- Bulunduğu yörenin daha iyi yaşanabilir bir yer olabilmesi için projeler üretmek gibi..
3- Bu arada ülkesi ve insanlık için de çalışmalar yapmak gibi..
Önceliklerini asla unutmayacaklar..
Bu arada..
Asla bir siyasi partinin “arka bahçesi” olmayacak, bir siyasi parti gibi davranmayacaklar..
Ne iktidardan yana olacaklar, ne muhalefetten yana..
Üyelerinin, yörelerinin, ülkesinin ve insanlığın çıkarı için..
Hem iktidara hem de muhalefete yol gösterecek fikir geliştirecek, projeler üretecekler..
Böylece..
Hem iktidara hem de muhalefete “siyasi örnek” olacak, siyasetin nasıl yapılması gerektiğini gösterecekler..
…
Şimdi Antalya’dan başlayarak ülkenize şöyle bir bakın..
Siyaseti bu tarzda yapan bir STK görüyor musunuz?
Neredeyse hepsi..
“Tarafsız olması” gerekirken..
Ya bir siyasi partinin “arka bahçesi” haline gelmiş ona hizmet ediyor..
Ya temsil ettiği STK’yı kullanarak kendisine “siyasi çıkar” elde ediyor..
Ya da temsil ettiği STK’nın bütün üyelerini kendi görüşündeymiş gibi kabul edip, siyasi çıkarı için onları kullanıyor..
Hatta bazıları “EŞGÜDÜM” adı altında toplanıp, bu işi daha güçlü bir şekilde yapıyor..
…
Sonra ne mi oluyor?
STK’ların temsilcileri –bir şekilde- amaçlarına ulaşıyor..
Ama..
O STK’nın üyeleri, o yaşadıkları çevre, o ülke, o insanlık hala “daha iyi bir yaşam” beklemeyi, yeni gelene ümit bağlamayı, sonra yine hayal kırıklığı yaşamayı sürdürüyor..
Çevreniz bunun örnekleriyle dolu..
…
Özetle..
STK’lar siyaset yapmalı mı?
Evet yapmalı..
Hem de en alasını yapmalı..
Ama..
Önce “önceliklerini” bilerek yapmalı..
Ülkesinin ve faaliyet gösterdiği kentin gerçeklerini bilerek yapmalı..
…
Yakın bir zamanda önemli bir “yerel seçim” var..
Bakıyorum da..
STK temsilcileri “önceliklerini” bıraktı, yine “siyasi bir kişilik” haline gelmek ve siyasi bir çıkar elde etmek için, yine başkan ya da meclis üyesi olabilmek için “arka bahçesi oldukları” siyasi partilerin kuyruğunda dolaşıyor..
Vah benim Antalya’ma, vah benim ülkeme..