Gezi olayları sırasında meydana gelen “yıkım”lar sürerken..
“Artist”in biri çıkıp, “siz meselenin ağaç olduğunu mu sanıyorsunuz” demişti..
Yani, asıl amaçlarının “ağaçların kesilmesini önlemek” değil, ağaçları bahane ederek “iktidarı devirmek” olduğunu açıkça belirtmişti..
…
Dün de TBMM’de, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi”yle ilgili görüşmelerde kürsüye çıkan DEM Parti’li Ahmet Şık, “aynı amacı” farklı cümlelerle yeniden tekrarladı..
Adeta “siz meselenin Can Atalay olduğunu mu sanıyorsunuz” diye haykırdı..
Haykırmakla da kalmadı, özellikle “kavga çıksın” diye Ak Parti’li milletvekillerine hakaretler yağdırdı..
…
Sonrasını anlatmaya gerek yok..
TBMM’de yaşanmaması gereken görüntüleri bütün dünya izledi..
Yani, Ahmet şık, “anarşi yaratma amacına” bir şekilde ulaşmış oldu..
…
Ahmet Şık’ın konuşmasını izlediniz sanırım..
Ak Parti’lileri kışkırtmak, kavga çıkarmak için sözlerine, “sizde hiç utanma yok, haysiyetiniz yok" diye başladı..
Baktı tepkiler umduğu gibi değil, kışkırtmayı sürdürdü..
“Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, yolsuzluğunuzu, hukuksuzluğunu görmezden gelenleri makbul vatandaş olarak gören sizlerden, en çok duyduğumuz sözcükler nelerdir biliyor musunuz? 'Vatan haini, FETÖ'cü, katil, terörist.' Sizden olmayan herkese, 'terörist' dediğiniz için Can Atalay'a, 'terörist' demeniz hiç şaşırtıcı değil. Ama bu ülkenin en büyük terör örgütü, (Ak Parti sıralarını göstererek) hanedanlık mafyasıyla devlete çöken işte bu sıralarda oturanlardır.. Şu memlekete Can Atalay kadar hayrınız dokunsa ömür boyu şükür namazı kılacak insanlarsınız” dedi..
Bu sözler bardağı taşırmıştı..
Sonrası kavga, yumruk, küfür, itiş-kakış..
Bu arada, muhalif kadın milletvekilleri de itelenip-kakalanarak dikkat çekmek için kargaşanın ortasına atladı..
…
Burada şu soru cevap bulmak zorunda;
“ Ahmet Şık haklı mı, ortada gerçekten bir hukuksuzluk mu var?”
Gelin bunu, “kargaşa” yaratmadan anlamaya çalışalım..
…
Gezi Parkı davası hükümlüsü ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay'la ilgili Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir karar var..
Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin ve Can Atalay'ın başvurularına ilişkin verdiği iki karar, 1 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlandı..
Yalnız, Anayasa Mahkemesi bir hata yaptı..
"Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve Anayasa'nın ilgili maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde ANLAMSIZ bir hüküm verdi..
…
“Karar verilmesine yer olmadığına” demek, ne demek?
Anayasa Mahkemesi; geçmiş tarihlerde buna benzer ve bu içerikteki konularda farklı kararlar verildiği için “bu konuda yeniden bir karar vermiyorum” diyor..
Yani; ortada gerekçesiyle, etkisiyle beraber, sonuçları itibarıyla ortada hukuk zemininde değerlendirilecek bir “karar” yok..
Bazı siyasiler, “Geçmişte buna yönelik kararlar var, bu da benzerdir, Meclis'te okunsun ve işlem tesis edilsin” talebi ileri sürüyor..
Oysa, “karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm olduğu için, geçmiş olaylarla hiçbir benzerliği de yok, sonucu da yok..
…
Yüksek Mahkeme, üç yıl önce Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Musa Farisoğulları'nın milletvekilliğinin düşmesine ilişkin başvuruların, "yetkisizlik nedeniyle reddine" karar vermişti..
Şimdi burada ne değişti de Anayasa Mahkemesi, iki yıl sonra “karar verilmesine yer olmadığına” diyor?
Özetle, Anayasa Mahkemesi kendi içtihadını yok saymış, Anayasa'nın 85. maddesine de açıkça aykırı işlem yapmıştır..
…
Yani; Ahmet Şık’ın TBMM kürsüsünden höykürdüğü gibi, ortada bir “hukuksuzluk” falan yok..
Ya ne var?
Anarşi var, Gezi olayları ruhu var, iktidarı itibarsızlaştırmak için vatandaşın kafasını bulandırmak var..
Bunu Ahmet Şık da çok iyi biliyor..
“Siz meselenin hala Can Atalay olduğunu falan mı sanıyorsunuz?”