Antalya’da KADINLAR toplandı..
Ve “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Acil Yardım Hattı Çalıştayı” adı altında bir çalışma yaptı..
2 gün süren çalıştayın ardından da EVLERE ŞENLİK bir “sonuç bildirisi” yayınladılar..
- EŞİTLİK istiyorlarmış..
- İstanbul Sözleşmesi’nden de asla vazgeçemezlermiş..
Yaptıkları çalıştayın ÖZÜ bu..
…
Bu çalıştayın ayrıntılarını düşünürken Facebook, 25 Kasım 2016 tarihli bir yazımı hatırlattı..
Baktım, 6 yıldır ZERRE değişiklik yok..
Kadın kafası “YİNE AYNI KAFA”..
Hele bir okuyun, bana hak vereceksiniz..
…
HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR.. / 25 Kasım 2016
Bugün, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”..
Bugün, 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen bir gün..
…
Bugün, basın açıklamaları yapılacak..
Bugün toplantılar, seminerler düzenlenecek..
Bugün, bir sürü kişi “koca koca ve süslü laflar” edecek..
Böylece “kadına yönelik şiddetin önlenmesi”ne katkıda bulunduklarını zannedecek..
Ama sonra görülecek ki; “şiddet konusunda bir arpa boyu yol alınamamış/alınamıyor”..
Niye alınamıyor?
Çünkü, “kadın-erkek çatışması” sürekli körükleniyor..
Çünkü, erkek “erkekliğini” kadın “kadınlığını” bilmiyor..
Hatta (dikkat edin) kadınlar erkekleşiyor, erkekler kadınlaşıyor..
Ve “şiddet”in aslında “kadına mı yoksa erkeğe mi yönelik” olduğu belli bile olmuyor..
…
Bana göre kadın, “toplumun mimarı”dır..
Sanıldığı ve hep söylendiği gibi, “erkek egemen toplumlar” yoktur, aksine “kadın egemen toplumlar” vardır..
Kafası çalışan her kadın, erkeğe ve hayata yön verendir, yönetendir..
“Ellerinde böylesine “avantajlı bir durum” varken..
Niye “EŞİTLİK” isterler, niye “ERKEK GİBİ” olmaya çalışırlar, niye “ÇATIŞMA” yoluna giderler, bunu bir türlü anlamam..
…
Neyse..
Bugün sizlere, konusu “KADIN VE ERKEK” olan bir hikaye anlatmak istiyorum..
Hikayemizin başlığı, “Hayatınız Seçtiğiniz Kadındır”..
İyi okuyun..
…
Memleketin birinde 90 yaşlarında, fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış..
Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve “bu gençliğin sırrı nedir” diye sorarlarmış..
Soranlar çoğalınca cevap verme gereği duymuş..
Ve meraklıları yemeğe davet etmiş evine..
Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş, ama “gençlik sırrı” ile ilgili tek kelam edilmemiş..
Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken, adam eşine seslenmiş:
"Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin sana zahmet..”
Hanım hemen doğrulmuş, kilere gidip bir karpuz getirmiş..
Adam şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da, “bu olmamış hatun, başka getirir misin bir zahmet” demiş..
Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş..
Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş..
Bu böylece dört sefer daha tekrarlanmış..
Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş..
Herkes karpuzunu afiyetle yerken yaşlı adam sormuş:
"Arkadaşlar, işte benim gençliğimin sırrı burada, anladınız mı?”
Herkes birbirinin yüzüne bakmış, kimse bir şey anlamamış..
Adam gülmüş, "efendiler" demiş, “o gördüğünüz karpuz kilerde tekti.. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu.. Bir kere bile (aman be adam, deli misin nesin şu tek karpuzu bana defalarca niye taşıttırıyorsun) demedi.. Beni sizin önünüzde mahçup duruma düşürmedi.. Gençliğimi, işte böyle bir eşim olmasına borçluyum.."
Ardından devam etmiş:
"Biz birbirimizi başkalarının önünde zor duruma düşürmeyiz.. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız.. Birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz.. Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız.. İyi-kötü her olayı da birlikte paylaşırız.."
…
Bu “kıssa”dan “hisse”nizi aldınız mı bilmiyorum..
Ama..
Evet, hayatınız seçtiğiniz kadındır..
Bunu kadın da erkek de anladığı gün..
İstisnalar dışında, “ne kadına, ne erkeğe, ne de çocuğa yönelik şiddet”in adı bile anılmaz..
Peki, fotoğrafta gördüğünüz ve Antalya’da çalıştay yapan bu kadınlara bunu anlatabilmek mümkün mü?
“Şiddet”in her türlüsüne lanet olsun..