Akbelen'de eylemcilerin kimlik bilgilerini alan jandarmayı, "Fişleme yapamazsınız. Bu üniformaya yazık günah. Eşkıya gibi hareket edemezsiniz" deyip kovalayan CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’ı izleyen herkes, “yazıklar olsun, niye kaçıyorsun, gerekeni yapsana” diyerek jandarmaya çok kızdı..
Hatta sosyal medyada çoğu kişi, “böyle asker mi olur, böyle devlet mi olur” gibi ifadelerde bulundu..
Yani..
Sadece manzaraya bakarak hemen alevlendik, hem kaçan jandarmaya, hem de devlete verdik veriştirdik..
Yine araştırmadık, yine olayın önünü-arkasını hiç düşünmedik..
…
Manzarayı gözünüzde bir canlandırın..
Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de bulunan Akbelen Ormanı'nda kömür madeni sahasını genişletmek için yapılan ağaç kesimine karşı bir protesto harekatı başlatıldı..
Hatırlayın, Türkiye’de yapılan her işe karşı çıkan “istemezükçü” bir zihniyet var..
Nerede bir şey yapılmaya kalkışılsa, “organize bir şekilde” karşı çıkmak için hep oradalar..
Akbelen’de de güya “bölge halkına destek vermeye” geldiler, ama protesto edenler arasında bölge halkından kimse yoktu..
Ya kim vardı?
Çoğunluğu HDP ve Yeşil Sol Parti mensubu kişiler ile kendilerini “çevreci” diye tanımlayan KADROLU EYLEMCİLER vardı..
Bu protestonun bir olay haline gelmemesi için güvenliği sağlamakla görevli jandarma da orada..
Oraya gelenler arasında aranan, bu tür olaylarda suç işlemiş olan var mı diye “güvenliği sağlamak için” kimlik kontrolü yapılmak üzere isimleri alınıyor..
İşte olay da burada başlıyor..
Biliyorsunuz; nerede bir “istemezükçü” hareket olsa CHP’li milletvekillerini hep orada görürüz..
Onlar da hep KADROLU GÖZLEMCİ gibidirler..
Devletin görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olmak için “dokunulmazlık” zırhının arkasına sığınarak ellerinden geleni yaparlar..
Burada da yine CHP’li bir milletvekili, “güvenlik kontrolü” için isimlerin alınmasına karşı çıkmış ve jandarmaya “eşkıya” diyerek listeyi elinden almaya çalışmış..
Jandarma görevlisi de bunu vermemek ve gereken kontrolü yapmak için oradan uzaklaşmaya çalışırken ısrarla isim listesini isteyen Tanal’dan kaçmış..
…
Vay efendim sen misin kaçan?
Jandarma kaçmış, Tanal kovalamış..
Yahu sen kimsin, devletin bir güvenlik elemanının görevini yapmasına hangi hakla engel olmaya çalışırsın?
Olayı kabullenemiyorsan git İçişleri Bakanı’na hesap sor, buna yetkin var, kabadayı mısın sen?
Demokrasi böyle bir yol izlemeni gerektirmiyor mu?
Bu manzarayı malum sosyal medya trolleri de servis edip, jandarmayı kaçan ve devleti aciz duruma düşüren biri olarak göstermeye çalışmış..
Videoyu görenler de jandarmaya, devlete veryansın etmiş..
…
Soruyorum, o jandarma görevlisi kaçmayıp da ne yapacaktı?
Orası, “profesyonel eylemci”lerle ve HDP-Yeşil Sol Parti gibi terörle anılan protestocularla dolu..
Jandarma dönüp de milletvekili ile tartışmaya girse, itelemeye kalksa büyük bir olayın fitilini ateşlemiş olmayacak mıydı?
Ayrıca, o protestocuların arasında arananlardan biri varsa ve bir bomba patlatsa, bunun hesabını kim verecekti?
Veya bu topluluk ile jandarma arasında bir arbede yaşansa neler olurdu, düşünebiliymusunuz?
Birileri zaten bu milleti birbirine kırdırmaya çalışıyor, işte onların ekmeğine yağ sürülmüş olacaktı..
…
Kaçan jandarma bence çok aklı başında bir iş yapmış..
Belki farkında değilsiniz, ama o jandarma belki de ikinci bir “GEZİ” olayını önlemiş..
Ayıplamak, yerden yere vurmak yerine takdir etmek lazım..
…
Bundan sonrası artık devlete kalıyor..
Dokunulmazlığı “kürsü” ile sınırlı olması gereken bir milletvekilinin haddini aşan davranışını yanına bırakmaması gerekiyor..
Bir hukuk devletinde, böyle kabadayılara haddini bildirmek gerekiyor..
Sonuna kadar, gereken cezayı alana kadar da peşini bırakmaması gerekiyor..