Bizim turizmcilerin bazıları ve ATAV, KETAV, ALTAV gibi turizm tanıtım vakıfları söz konusu olunca, yazar-çizer takımında kimin işine neresi gelirse oradan tutuyor..
Örneğin, bir arkadaşımızın yazına göre;
“Turizm sektöründe AKTOB, POYD, TUROFED, TUREB, TÜRSAB, TÜROB gibi onlarca dernek ve birlik var”mış..
“Bunların da kelli felli başkanları var”mış..
Antalya’nın valisi, ‘Turizmde rekorlar kırıyoruz’, Kültür ve Turizm Bakanı da, ‘Ahan da şu kadar turist geldi, şu kadar gelir elde ediyoruz’ diye ahkam kesiyorlar”mış..
“İktidarın hışmından korkan bütün bu dernek ve birliklerin başkanları da onlara koro halinde eşlik edip, turizmi patlatıp, çatlatıyorlar”mış..
“Amaaa, durum böyle değil”miş..
…
Kim söylemiş “durumun böyle olmadığını”?
Sektörün bir eski biri yeni “iki cengaveri” olan Delphin Hotels’in sahibi Tolga Cömertoğlu ile hem petrol sektöründe hem de turizme otel yatırımcısı olarak hizmet veren Mevlana Petrol Grubu’nun sahibi Ali Yılmaz söylemiş..
Turizmde işler hiç iyi gitmiyormuş..
Çünkü, Antalya’da ev satın alan veya kiralayan Ruslar, evlerini günübirlik, haftalık, aylık hatta saatlik kiraya veriyormuş ve Rus turistler otellerden uzaklaşıyormuş..
Bu durum Türk turizmi için büyük bir tehlike imiş..
…
Merak ettim, bu Rus evlerini kiralayıp otelden uzaklaşan turistlerin sayısı ne kadar acaba?
30 bin civarında ev satın almış veya kiralamışlar..
Bunların tamamı evlerini haftalık kiraya verseler, sezon sonuna kadar en çok 350-400 bin kişi buralarda gecelemiş olur..
12-13 milyon turist gelen Antalya’da bu sayı devede kulak kalır..
Kaldı ki; geceleme için Ruslara para veren bu turistler, geriye kalan alışveriş, yeme-içme harcamalarını yine Antalya’dan karşılıyor..
Bu mudur “turizmde iyi gitmeyen” işler?
…
Evet, Rusların evlerini kiraya verip turizmciden müşteri çalmaları doğru değil tabii..
Ama, ben bunda öyle abartılacak kadar “turizm için büyük tehlike” olarak görmüyorum..
Bu “cengaver” arkadaşlarımız biraz fiyat kırar, karlarından AZICIK fedakarlık etmeyi göze alırlarsa, emin olun rahat rahat tatil yapmak varken kimse gidip o evlerde kalmaz..
Lütfen abartmayalım..
…
Ben asıl görevleri, “bölgesini en iyi şekilde tanıtmak ve bölgesinin marka olarak akıllarda yer almasını sağlamak” olan Antalya’daki “ATAV, KETAV, ALTAV gibi turizm tanıtım vakıfları”nın ne işe yaradıklarını merak ediyorum..
Bu “cengaver turizmcilerimiz” iktidara laf sokuşturacak yazarlara fırsat vereceklerine, turizmin olmazsa olmazı TANITIM için bu vakıfların işlerini yapmaları için kamuoyunun önüne çıksa, daha doğru bir iş yapmış olurlar diye düşünüyorum..
…
Bizim turizmcilerimizin mottosu, “turist piş, ağıma düş”tür..
Tesisi açar, turist dolsun dolsun boşalsın ister..
Oysa; tanıtmak ve imaj turizmde her şeydir..
Bunu kim yapacak?
1- “Tanıtım Vakıfları” yapacak..
2- Turistik tesislerinin sahipleri yapacak..
3- Turizmdeki yöneticiler yapacak..
4- Turizm kuruluşları yapacak..
5- Kültür ve turizm Bakanlığı yapacak..
6- Valiler-kaymakamlar yapacak..
7- Esnaf yapacak..
8- Vatandaş yapacak..
…
Bunların arasında en önemli görev, “amacı gereği” Tanıtım Vakıflarına düşüyor..
Ama kulağımıza gelenlere göre, vakıfları yönetenler gezme-tozma işlerinden vakit bulup da asli işleri olan “tanıtım” faaliyetlerine pek zaman ayıramıyorlarmış..
Kemer’deki yangında KETAV’ın da işin bir yerinden tutmasını bekleyenler hayal kırıklığına uğramış..
Zaten, çalışıyor, işlerini yapıyor olsalar turizmin altın devrini yaşadığı bu dönemlerde biraz isimlerini duyardık değil mi?
Tanıtım vakıfları ortalarda olmayınca, “turizm cengaverleri” sahneye çıkıyor ve “abartılı açıklamalarla” bazı yazarlara fırsat veriyor, onlar da turizmdeki rekorları itibarsızlaştırmaya çalışıyor..
Bence asıl “tehlike” bu, cengaver turizmcilerimiz buna fırsat vermesin..