Devlet Koltuklarına Dayanarak Kabadayılık Yapmaktadırlar
Devlet Koltuklarına Dayanarak Kabadayılık Yapmaktadırlar
Her adli yıl açılışında dile getirdiğimiz; ancak, bilerek ve isteyerek görülmeyen, duyulmayan, anlaşılmayan doğruları ve gerçekleri bu yıl da haykırıyoruz:
Devlet Koltuklarına Dayanarak Kabadayılık Yapmaktadırlar
Her adli yıl açılışında dile getirdiğimiz; ancak, bilerek ve isteyerek görülmeyen, duyulmayan, anlaşılmayan doğruları ve gerçekleri bu yıl da haykırıyoruz: Türkiye’de basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokrasi ve özgürlükler boğulmuştur! TBMM işlevini yitirmiş, kanun devletlerinde bile görülmeyecek şekilde, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, Cumhurbaşkanı kararları, yasaların, hatta Anayasanın yerini almıştır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi şeklen bile umursanmamakta, yargı bağımsız (mış) ve tarafsız (mış) gibi bile davranamamaktadır. Çağdaş ve demokratik bir devlet düzeninde öne sürülse, bütün kamusal ve siyasal yapıyı yerle bir edebilecek nitelikteki iddialar karşısında ölüm sessizliğine gömülen ilgililer ve yetkililer, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Suçu ve suçluyu övme” suçları söz konusu olduğunda soruşturma ve kovuşturma açmak için çok hevesli davranmakta, değerli Uğur Mumcu’nun yıllar önce dile getirdiği gibi, “Devlet koltuklarına dayanarak kabadayılık yapmaktadırlar”. “Haciz sırasında avukata saldıran failin hakim abisi karakol bastı!” başlığı bütün yaşananların özeti ve özüdür! Bütün bu hukuk/suzluk, yargı/sızlık düzenine karşı, hukuk devleti ve insan hakları için direnen, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden, yurttaşların adil yargılanma ve hak arama özgürlüğünün güvencesi ve temsilcisi olan avukatlarsa intihara sürüklenmekte, katledilmektedir. Yıllardır izlenen bilinçli politikalarla hiçbir ekonomik ve mesleki sorununa ciddi ve kalıcı çözüm üretilmeyen avukatlar, açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmekte, adliyelere, Avukatlık Kanunu’nun emredici ve tartışmasız düzenlemesine karşın, aranarak girebilmekte, müvekkillerine/müvekkil adaylarına ilişkin bilgi edinmekte, sorgu yapmakta bile çeşitli engellerle karşılaşmakta, adliyelere girdiklerinde de adalete erişememekte, “avukatlara kısıtlı alan/avukatlardan arındırılmış bölge” dayatmasıyla karşılaşmaktadırlar. Avukatlar “olağan şüpheli” değildir. Olağan şüpheliler, anayasal, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti çizgisinden sapanlar, rotasını şaşıranlardır! Unutulmamalıdır ki, yargıyı var eden ve meşru kılan savunmadır, avukatlardır. Savunmasız yargı da olmaz, avukatsız adliye de olmaz!
Çok ağır ve zorlu bir süreçten geçsek de, savunma can çekişse de, avukatlar tehlikede olsa da, yine ve yeniden vurgulamak isteriz ki, biz avukatlar, memleketimizde gerçek bir demokrasi, insan haklarına dayalı gerçek bir hukuk devleti inşa edilmesi için, mesleğimizin onuru ve saygınlığı için, antidemokratik anlayış ve uygulamalara, hak ihlallerine, hukuka aykırılıklara, çocuk istismarına, kadına yönelik şiddete, kadın cinayetlerine, çevre katliamına, doğa talanına karşı mücadele etmekte ısrarcı ve kararlıyız.
Adaleti, demokrasiyi ve hukuk devletini savunan avukat, savcı, yargıç meslektaşlarımızın ve bütün adalet emekçilerimizin yeni adli yılı adil ve kutlu olsun.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.