Kırcami İçin Zorunlu Açıklama

Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin, “depreme dayanıklı bir Antalya” için kentin elindeki en önemli fırsat olan ve başta ulaşım olmak üzere birçok kentsel sorunu çözüme kavuşturacak Kırcami planlarına ilişkin verdiği karar dolayasıyla bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur.

Ne yazık ki ülkemizde yargının bağımsızlığı tartışılır haldedir. Yargının, siyasetin etkisinden uzak ve bağımsız olduğuna olan inancın berrak olduğu bir Türkiye özlemimizdir.

Kırcami’de mahkeme, görülmemiş bir hızda, daha tapuların Muratpaşa Belediyemize intikal etmesinin üzerinden bir ay yeni geçmişken parselasyon planları hakkında iptal ve yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Olumlu raporlara rağmen olumsuz görüş bildiren tek bir rapordan hareketle alınan bu karar bizi ziyadesiyle üzmüştür.

Planlama bir süreçtir. Muratpaşa Belediyemiz, uzun ve zorlu mücadeleler sonucunda hazırlanan Kırcami imar planlarında, süreci ‘bir demokrasi projesi’ olarak işletmiştir. Kapalı kapılar ardında, Ankara’da ‘oldu bitti’ye getirilen planların karşısında Belediyemiz 1477 hektarlık devasa bir alan olan Kırcami’de yönetişimi, iletişimi, uzlaşının bilgisini, katılımcılığı ve birlikte planlamayı esas alan örnek bir süreç yönetimi göstermiştir.

İşte bunun sonuncunda Antalya’mızın 8 mahallesinin tamamını, Fener ve Çağlayan mahallelerinin ise belli bölümlerini içine alan Kırcami’de 40 yılı aşkın süredir devam eden imar ve tapu sorunu çözülebilmiştir.

Ama, süreçte mahkeme kararıyla geçmişte defalarca engellenmek istensek de tapuların dağıtıldığı, imar yolların açılmaya başladığı, inşaat izinlerinin verildiği bu aşamadan sonra yargının bir kez daha, çok sürpriz bir kararla sürece dahil olacağı hesap edilemezdi.

Çocuklarına düğün yapıp evlendirmek, yeni bir iş kurmak ya da kirinden çamurundan kurtulup doğalgazı olan, elektriği kesilmeyen bir evde yaşamak için yıllardır plan bekleyen on binlerce komşumuzun hayallerinin bu kadar kolay sarsılabileceği düşünülemezdi.

Yaklaşık 35 bin kişinin mülk sahibi olduğu Kırcami’de inşaatların başlamasını sağlayacak parselasyon planlarına ilişkin açılan dava sınırlı sayıdadır.

Ama bu davaların 14’ünün adı bir dönem iktidar partisinin il başkanlığı için de geçen tek bir avukatta toplanmış olmasını hayalleri bu plana bağlı on binlerce komşumuz elbet unutmayacaktır.

“Biz o plana oy vermek zorunda kaldık ama planın uygulanacağına inanmadık” diyen iktidar partisi il başkanını komşularımız unutmayacaktır.

Bu plana 6 davanın Sağlık Bakanlığı’nca açılmış olduğu tabi ki hep hatırlanacaktır.

Mahkemenin olumlu bilirkişi raporlarını atlayıp üzerinde oy birliği bulunmayan ama iptalinin yolunu açan sadece bir görüşü tüm dosyalara göndermiş olması akılların bir köşesinde hep kalacaktır.

Evet, planlama bir süreçtir. Şimdi hepimize düşen, Antalya’mız için yeniden bir mücadeleye başlamaktır. Belediyemiz, bize göre tamamen hukuka aykırı olan iptal ve yürütmeyi durdurma kararına karşı Konya Bölge İdare Mahkemesi’nde itiraz için hazırlıklara başlamıştır.

Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerine güvenmek istiyoruz. Gelecekten umutluyuz çünkü haklıyız.