Ders Almadık, Hepimiz Suçluyuz

İnşaat Mühendisleri Odası il şube binasında yaptığı basın toplantısında Toplum vicdanında ölmek, ölümlerin en onursuzudur…

”Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan Merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler on binlerce can ve miyarlarca liralık maddi kayba neden oldu. Maddi kayıplarının yarattığı ekonomik zorluklar zamanla giderilebilir. Ancak, giden canlar geri getirilemez, aynı zamanda can kayıpların yarattığı psikolojik çöküntünün kalıcı izleri olacağı kesin. Her afetten ders almamız ve olabilecek afetlere hazırlanmamız gerekirken daha çok para kazanma hırsı yeni afetlere zemin hazırlayan bir anlayışın tüm topluma yerleşmesine neden oluyor. Halk istiyor, siyasetçi yapıyor, cezasını tüm toplum ödüyor.

17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra TBMM’de deprem araştırma komisyonu kuruldu. Komisyon 38 öneride bulundu. Hükümetlerin neler yapıp neleri yapmadığı ortada…

Oy ve Kar Kaygısıyla Neler Yaptık!

Bilimi paraya alet ettik! Liyakati unuttuk! Planlama ve şehircilik ilkelerini katlettik.

Sorun, sadece eksik veya yetersiz malzeme kullanımına, müteahhitlerin ve yüklenicilerin yetkin olmamasına indirgenemez. Deprem felaketi ve sonucunda ortaya çıkan can kayıpları aslında geçmişten bugüne miras kalmış bir yönetim sorununun sonucudur. Toplumda bilinç, eğitim ve denetim eksikliği varsa netice bu olur.

Kaç suçlu var? İmar izni veren, imara açan, yapıyı projelendiren, uygulayan, kontrol eden, denetleyen, taşeronlar, ustalar, işçiler, satıcı, alıcı, malzemeci... Bu zincirin kaç halkası sağlam? Ama bir halka var ki en önemlisi o! Kanun koyucu ve uygulayıcı halkasındaki en ufak bir zafiyet bütün halkaları etkiliyor...

Bugün; kaybedilen binlerce canın, annesiz babasız kalan çocukların, kaybettiğimiz geleceğimizin, yıkılan binaların, sağlık kuruluşlarının, okulların, devlet binalarının hesabını kim verecek”