Ulualan Ranta Kurban Edilmemeli

Gündem 15.03.2019 - 20:25, Güncelleme: 16.11.2022 - 03:02 2507+ kez okundu.
 

Ulualan Ranta Kurban Edilmemeli

Manavgat Belediye Başkanı, CHP Millet İttifakı Manavgat Belediye Başkan adayı Şükrü Sözen, Sarılar Mahallesi’nde düzenlediği Halkla Buluşma Toplantısında Ulualan konusuna değindi. Vatandaşlarca havai fişekler, bayraklar ve coşkulu şarkılarla karşılanan Başkan Sözen, “Ulualan ranta kurban edilmeden, büyük holdinglere, firmalara, en tepedeki iş adamlarına rant kapısı yapılmamalı, altını çiziyorum bunun sebepleri var” dedi. Manavgat Belediye Başkanı, Millet İttifakı CHP Manavgat Belediye Başkan adayı Şükrü Sözen, seçim çalışmalarına Sarılar Mahallesi’nde devam etti. İYİ Parti Manavgat İlçe Başkanı Hatice Avcı, CHP Manavgat İlçe Başkanı Aliye Coşar ve seçim komitesinin de eşlik etti. Başkan Sözen konuşmasına başlamadan önce tüm Belediye Meclis Üyeleri sahneye davet edildi. Kalabalık bir izleyiciye hitap eden Sözen, “İnsanlar huzur istiyor” dedi. “Bu ülke bütün unsurlarıyla bizim, bu ülkenin o kadar güzel insanları var ki, huzuru, barışı kardeşliği isteyen, bu ülkenin güzellikleri hepimize yeter diyen, birbirinin iyisinde, kötüsünde olmayı her zaman başaran ve bu ülkenin bu noktalara gelmesinde omuz omuza mücadele etmeyi bilen özel insanları, biz huzur istiyoruz diyorlar. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz diyorlar, bizler hak ettiğimiz yaşam standardına ulaşmak istiyoruz diyorlar” şeklinde konuşmasına başlayan Başkan Sözen, bu taleplerin asla ulaşılmaz bir talep olmadığını ifade ederek şunları söyledi: TEHDİT EDEN BİR DİLLERİ VAR “Öyle bir dönem içerisindeyiz ki, insanların birbirine gerdirildiği, kutuplaştırıldığı, öfkenin, kinin, sert bir dilin hüküm sürdüğü bir süreç yaşıyoruz. Bizler sevgi dolu bir toplum olabiliriz, bizler kendi içindeki sorunlarını aşmış, bu ülkenin geleceğine sağlıkla bakabilen, tek yürek olabilen bir toplum olabiliriz. Tarihimiz boyunca bunu hep başarmışız. Atalarımız ayrıt etmeksizin bize bunu önermişler ama bugün toplumun üzerinde çok büyük bir yük var. Öncelikle televizyonları açtığımız zaman öfke saçan bir dil, insanları azarlayan, tehdit eden bir dil. İdarecilerin temel ödevleri nedir? Toplumu ılımlı olmaya yöneltmek ve teşvik etmektir. Eğer toplumun içinde bir kutuplaşma varsa, bunu nasıl aşarım diye bunun arayışında bulunan ve o doğrultuda telkinlerde bulunan idareciler geçerli yöneticilerdir. Bu toplum sıkıntı, ekonomik kaygı içerisinde, bu toplum gününü geçirme mücadelesi veriyor. Bir de idarecilerin gerginliğini, o sert dilini taşıyacak hali asla kalmamış. Bunu bu topluma reva görmeye hiç kimsenin hakkı yok. BEKA SORUNU YOK, İŞSİZLİK ve EKONOMİ SORUNU VAR Başkan Sözen ülkede Beka sorunu varmış gibi gösterildiğini belirterek, “Manavgat’ın her bir noktasını seçim hasebiyle gezdim. Daha önce de geziyordum ama seçim döneminde ara vermeden üç ayda her bir noktamıza gittim. Gördüğüm ne biliyor musunuz? Vatandaşlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, aile babaları, asgari ücretli çalışanlarımız, emeklilerimiz, turizm çalışanlarımız, yatırımcılarımız, küçük esnaf herkes gününü geçirme derdinde. Herkesin üzerine hak etmediği bir yük var arkadaşlar. İnsanlar yarını nasıl anlatırım diye kara kara düşünüyor. Yarın evime rızık nasıl getiririm? Bu kadar üst üste binen borçlarımın üstesinden nasıl gelirim? Bunu düşünüyor artık toplum. Anlık yaşıyoruz, anlık. Bugün Manavgat ölçeğinde on binlerce işsiz insanımız var. Geleceğe umutla bakması gereken gençlerimiz var. ‘Geleceğimi nasıl kurgulayacağım? Nasıl iş bulacağım? Yarın nasıl evleneceğim? Hangi kaynakla yuva kuracağım?’ deyip, kara kara düşünen bir gençlik var. Bunları düşünüp çözüm bulmak yerine, bunlara fikir üretip ve bu toplumun had safaya gelen işsizliğinin üzerindeki ekonomik yükü alması gerekenler, bugün toplumun önüne çıkıp, yapay şeyler yaratarak,  bu ülkede beka sorunu var diyerek, bu seçimi sadece ve sadece yerel seçim olan bu seçimi bir kavga ortamına, sanki bir savaş varmış gibi gerginlik ortamına çekmeye çalışıyorlar. Bizler bunu hak etmiyoruz arkadaşlar” ÜRETEMEYEN TOPLUMUN KONUŞMA HAKKI OLMAZ Öyle bir yerel seçim ki, bizim 5 yıl kentlerimizde, şehirlerimizde, ilçelerimizde geleceğimize etki koyacak, bizler adına çalışacak, ihtiyaçlarımıza yerel ölçekte destek verecek, yöneticileri ve kadroları seçme seçimidir bu. Beka seçimi asla değil. Bu toplum bunu hak etmiyor, kendinden olmayanları, kendi gibi düşünmeyenleri öteleyen, kendinden olmayanları tamamen yanlış yapılarla ittifak yapan bir sistemin içinde değerlendirmek, bu toplumun hak ettiği yorumlar değil. İnançlı insanlar toplumun önüne çıkar, yaşadığı kent için, ülkesi, o toplumdaki değerlerimiz için ‘Ben sorumluluk alacağım’ der. Nihayetinde bununla ilgili kararı sizler verirsiniz. Bunu büyütecek hiçbir şey yok. Büyütecek ne var biliyor musunuz? 78 tane Manavgat’ta kırsal köyümüz var, her birini tek tek gezdim. Üretmeyen, topraktan kopan, hayvancılıktan kopan, tarımla iştigal etmeyen toplumlar yarın bir gün bir yerlere teslim olmaya mahkumdur. Üretmeyen toplumlar, dışarıya güdümlü olmaya mecburdur. Dışarıya güdümlü olduğunuz zaman da özgürce konuşma hakkınızı kaybedersiniz.” TARIM ALANLARIMIZ BOMBOŞ Daha önce Türkiye olarak Anadolu’nun dört bir tarafında üreten bir toplum, tarıma, çiftçiliğe önem veren bir toplum olduğumuzu söyleyen Sözen, “Ama bugün, topraklarımız, tarım alanlarımız bomboş. Çiftçi üretemiyor, çiftçi üretim maliyetlerinin had safhada yükseldiğinden bahsediyor. Akaryakıt fiyatlarının yükseldiğinden bahsediyor. Bugün hayvancılıkla uğraşan insanlarımız, o bağlamda da üretim maliyetlerinin katmer katmer yükseldiğinden bahsediyor. Bu bizim pazardan mutsuz dönmemizi sağlıyor. Marketten, bakkaldan mutsuz dönmemizi sağlıyor. Hak ettiğimiz ölçekte alış veriş yapmamamızı getiriyor” diye konuşarak şöyle devam etti: 6.5 MİLYON İŞSİZ MUTLU OLAMAZ “Bizler asla bunu hak etmiyoruz. Bizler insanca yaşamayı hak ediyoruz derken, bunun ölçeğinde fikir üretmesi gerekenler bir de bakıyoruz ki, önümüze yok farz ettikleri 6,5 milyon insan doğurmuşlardır. 6,5 milyon işsiz. Bu yorumlarımı siyasi yorum olarak değerlendirmeyin. Çünkü aranızda demokrasinin gereği her türlü siyasi partiye mensup kardeşimin olduğunu biliyorum. Bırakın belediye başkanlığını, bir kardeşinizin kalbinden gelen yorumlardır bunlar. 6,5 milyon işsiz insan, mutsuz insan demektir. İşi olup da yaşamını asgari ücretle devam ettirmek zorunda kalan hemşerilerim de mutsuzlar. Bir nebze iyi ama asgari ücretli kardeşim, çoluğuyla, çocuğuyla, ailesi ile istediği yaşamı sürdüremez. Bu mümkün değil” ‘MANAVGAT’IN YÜZÜ GÜLECEK’ DİYENLER İNSANLARIN NE ÇEKTİĞİNİ BİLMİYOR Bugün toplumun önünde gülücükler saçıyorlar. Toplumun önünde elbirliği ile ‘Toplumun yüzü gülecek’ diyorlar. Manavgat belediye Başkanlığı’nı sizin adınıza taşımaya çalışan bir kardeşinizim. Bana gelen taleplerden biliyorum, bu toplumun yüzü gülmüyor arkadaşlar. Kimse kimseyi kandırmasın, hiç kimsenin yüzü gülmüyor. ‘Manavgat’ın yüzü gülecek’ diyenler, demek ki Manavgat’ı dinlemiyor, izlemiyor. Manavgat’ın içinde yaşamıyorlar. Turizm çalışanının ne çektiğini bilmiyorlar. Turizm çalışanı arkadaşım 6 ay çalışıyor, geri kalan 6 ay borç içinde yazın gelmesini bekliyor. Yaz geliyor, kışın yaptığı o borcu ödemek için mücadele ediyor. Sarılar’ı karış karış gezdim, gündüz vakti karı koca evlerinde oturuyor. Sebebini biliyorum, çalıştığı otel kapalı. ‘Neden memleketinize gitmiyorsunuz? Ailenizin, ananızın, babanızın yanında yaşamınız bu kış döneminde daha rahat geçmez mi?’ dediğim zaman, içimi acıtan bir yorumla karşılaşıyorum. ‘Çoluk çocukla oraya gitmek, o ulaşım maliyetlerinin üstesinden gelmek, o yolculuğun bedelini ödemek kolay mı Başkan?’ dedikleri zaman yüreğim bir kat daha sızlıyor. Toplumla alay eder gibi hala ‘Manavgat’ın yüzü gülecek’ diyorlar. Ben inanmıyorum arkadaşlar. Seçim arifelerinde çay dağıtıyorlar.” BEDEL ÖDEYEN TOPLUMUZ Mikrofonda konuşurken kendisini sadece belediye başkanı olarak ifade etmediğini, toplumun eline aldığı elektrik, su faturalarından acizlenen bir insan olarak konuştuğunu belirten Başkan Sözen, “Bedel ödeyen bir toplum haline gelmişiz. Faturalarda kademe kademe bedeller var. Sayaç okuma bedeli ne demektir, böyle bir şey olabilir mi? Bu toplum bunu hak eden bir toplum asla değil” dedi. Sözen konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün kendi adımıza, çocuklarımız adına karar vereceğimiz bir yerel seçim sürecindeyiz. Manavgat’ın ihtiyaçları var. Manavgat’ın 12 ay turizmle buluşmaya ihtiyacı var. Manavgat’a iş imkanı sağlayan yeni istihdam alanları doğurmaya ihtiyacı var. Bununla ilgili fikir üretmesi, yetki kullanması gereken üst ölçekteki idarecilerimiz maalesef hala insanlara ileriye dönük umut aşılamaya çalışıyorlar. HASTANE, ULUALAN, OYMAPINAR, SORGUN Başkan Sözen, hastane ve Oymapınar konularıyla ilgili olarak da, “Manavgat’a bunca yıl sonra hastane yapacağız diyorlar. Manavgat Belediyesi hastane yapmak için 30 bin metrekare alanı ve 17 bin metrekarelik kaba inşaatı olan binayı vereli 5 yıl oldu arkadaşlar. Neden hala yapamadınız? Oymapınar’ın 12 ay turizme açılması ve insanları 12 ay turizmden faydalanması mecburiyeti var bu kentin. Ulualan mevkinin ranta kurban edilmeden, bakın üzerine basa basa söylüyorum, Ulualan mevkimiz Manavgat’ın yeni yüzü olmak zorunda. Manavgat’ın yeni kurgulandığı yer olmak zorunda. Büyük holdinglere, firmalara, en tepedeki iş adamlarına rant kapısı yapılmamalı, altını çiziyorum bunun sebepleri var. Oralar halka göre planlanıp, halkın geleceğini güvenceye alıp, insanlara iş imkanı sağlayacak yerlere dönüşmek zorundadır. Oymapınar bölgemiz küçücük çocuklarımızın hakkı. Sorgun Çamlığı, deniz kenarındaki binlerce dönüm kurum arazileri halkta kalmak ve halkın hizmetinde olmak mecburiyetindedir. Bugün bakıyorsunuz Sorgun Çamlığı firmalara ihale edilmeye başlandı. Toplum tepki gösterince, duruş koyunca Manavgat Belediyesi yaptı diye kocaman bir yalan söylediler. Oymapınar Barajı’nı Akseki’ye verdiler, Kızılot Plajı’nı Akseki’ye verdiler mahkeme yoluyla geri aldık.” TOPLUMUN ÖNÜNDE ÇOK KOLAY YALAN SÖYLEYEBİLİYORLAR Sözen, toplumun önünde çok kolay yalan söyleyebildiklerini, geçen gün bir yalan daha duyduğunu belirttiği konuşmasında, Çakalderesi’ne yapılacak olan Şehitlik konusuna da açıklık getirdi. “Bu vatan için şehit olan ana, baba evlatları var. Toprağa düşen değerlerimiz var. Onlara bir şehitlik yapalım dedik, Çakalderesi’ndeki Çamlığı istedik. Onun yerine de arıtma yapılan yerdeki arazimizi Büyükşehir’e bedelsiz verdik. Menderes Başkan ile görüşmemizde o araziyi bize sağlamasını istedik. Projeyi biz yaptık, o dönem belde belediyeleri vardı, belde belediyelerini ortak etmek adına Kaymakamlıkta bir fon oluşturduk ama işin sahibi Manavgat Belediyesiydi. Beldeler kapandı Kaymakamlık bize yatırdığınız parayı geriye çek dedi. Bir tek Manavgat Belediyesi para yatırmıştı. Manavgat Belediyesi parasını geri çekti ve Büyükşehir’den destek istedi. Menderes Başkan’a gittiğimizde orasının Orman Bakanlığı’nda olduğunu öğrendik. Bana dedi ki, ‘Önce biz alalım ormandan, bizim almamız daha kolay, sonra Manavgat Belediyesi’ne verelim.’ Hala alacağız, hala oraya şehitlik yapacağız. Çıkıyorlar nasıl yapıyorlarsa bunların doğru olmadığını ifade ediyorlar. MİSAFİRLERİ KENDİMİZE YAKIŞIR ŞEKİLDE UĞURLAYACAĞIZ Üzerine basa basa söylüyorum, hani birileri çıkıp ‘Ben Manavgat’ın öz evladıyım’ diyor. Ben de Sarılar’dan diyorum ki, Sarılar’da, Manavgat’ın her bir mahallesinde yaşayan, Anadolu’nun her bir tarafından gelen kardeşlerim en az senin kadar, en az benim kadar öz be öz Manavgatlı diyorum. Toplumun önüne çıkıp, çocuklarımız, kadınlarımız, engelli dostlarımız, yaşlılarımız için neler yapacaklarını anlatmak yerine, suçlama ve karalama politikasını kendilerine yol haritası olarak belirlemişler. Bu arada ilginçtir bir sürü de misafir ağırlıyoruz daha gelecek de misafirlerimiz var. Hepsi baş tacımız, hepsi onur konuğumuz olur. Bizler elinde megafonlarla bu milletten oy isteyen devlet büyüklerini de gördük. Misafirlerimizi kendimize yakışır şekilde uğurlayacağız.” HANGİ PROJESİ DOĞRU Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Manavgat’ta yapılan bir tane projesi olmadığını vurgulayan ve Büyükşehir’in doğru yönetilmediğini ileri süren Sözen, “Bana bir tane doğru projesini söyleyin. 40 milyon liraya mal olan Türkbeleni mi? Ilıca’ya yapılan o Manavgat’a yakışmayan, önderlik ettikleri o cazaevi mi? Çin Seddi gibi olan o üst geçitler mi? İktidar eli ile bunları Manavgat’a reva görüyorlarsa ben onlara buradan sesleniyorum. Kesinlikle işi bilmiyorsunuz. Proje nedir? Proje insana dokunandır. Proje nedir? Proje insan hayatını kolaylık getirendir. Proje nedir? İnsanı kendine iyi htirecek o özel yatırımlardır” diye konuştu. MÜCADELE EDENLERLE, ETMEYENLERİN SEÇİMİ Sözen konuşmasının son bölümünde ise, yerel seçimlerin gelecek 5 yılın yorumlanacağı bir yerel seçim süreci olduğunu ifade ederek, “Bugün karar arifesindesiniz, Manavgat’la ilgili bir savaşın içinde değiliz. Kesinlikle gelecek 5 yılımızı yorumlayacağımız bir yerel seçim süreci. Her ne olursa olsun, doğru karar sizin kararınızdır. Siyasete itibar ediyoruz. Siyaset demokrasinin gereği, siyasi partiler de demokrasinin gereği. Aramızda her türlü siyasi yapıya mensup insanlarımızın olduğunu biliyorum. Yine bunlar kalbinizde kalsın ama yerel seçimi farklı değerlendirin. Manavgat’ın gelişimini gözlemleyin, dünden bu yana kat ettiği mesafeyi gözlemleyin. Her türlü zorluğa, sıkıntıya rağmen yılmadan mücadele eden, düştüğü yerden kalkıp yoluna devam eden, halkın duasını önemseyen idarecilerle, oturduğu yerden yöneticilik yapacağını zannedenleri, Manavgat’ın değerlerini elden çıkaranları, ne olursunuz sağlıklı yorumlayın” dedi.

Manavgat Belediye Başkanı, CHP Millet İttifakı Manavgat Belediye Başkan adayı Şükrü Sözen, Sarılar Mahallesi’nde düzenlediği Halkla Buluşma Toplantısında Ulualan konusuna değindi. Vatandaşlarca havai fişekler, bayraklar ve coşkulu şarkılarla karşılanan Başkan Sözen, “Ulualan ranta kurban edilmeden, büyük holdinglere, firmalara, en tepedeki iş adamlarına rant kapısı yapılmamalı, altını çiziyorum bunun sebepleri var” dedi.

Manavgat Belediye Başkanı, Millet İttifakı CHP Manavgat Belediye Başkan adayı Şükrü Sözen, seçim çalışmalarına Sarılar Mahallesi’nde devam etti. İYİ Parti Manavgat İlçe Başkanı Hatice Avcı, CHP Manavgat İlçe Başkanı Aliye Coşar ve seçim komitesinin de eşlik etti. Başkan Sözen konuşmasına başlamadan önce tüm Belediye Meclis Üyeleri sahneye davet edildi. Kalabalık bir izleyiciye hitap eden Sözen, “İnsanlar huzur istiyor” dedi.

“Bu ülke bütün unsurlarıyla bizim, bu ülkenin o kadar güzel insanları var ki, huzuru, barışı kardeşliği isteyen, bu ülkenin güzellikleri hepimize yeter diyen, birbirinin iyisinde, kötüsünde olmayı her zaman başaran ve bu ülkenin bu noktalara gelmesinde omuz omuza mücadele etmeyi bilen özel insanları, biz huzur istiyoruz diyorlar. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz diyorlar, bizler hak ettiğimiz yaşam standardına ulaşmak istiyoruz diyorlar” şeklinde konuşmasına başlayan Başkan Sözen, bu taleplerin asla ulaşılmaz bir talep olmadığını ifade ederek şunları söyledi:

TEHDİT EDEN BİR DİLLERİ VAR

“Öyle bir dönem içerisindeyiz ki, insanların birbirine gerdirildiği, kutuplaştırıldığı, öfkenin, kinin, sert bir dilin hüküm sürdüğü bir süreç yaşıyoruz. Bizler sevgi dolu bir toplum olabiliriz, bizler kendi içindeki sorunlarını aşmış, bu ülkenin geleceğine sağlıkla bakabilen, tek yürek olabilen bir toplum olabiliriz. Tarihimiz boyunca bunu hep başarmışız. Atalarımız ayrıt etmeksizin bize bunu önermişler ama bugün toplumun üzerinde çok büyük bir yük var. Öncelikle televizyonları açtığımız zaman öfke saçan bir dil, insanları azarlayan, tehdit eden bir dil. İdarecilerin temel ödevleri nedir? Toplumu ılımlı olmaya yöneltmek ve teşvik etmektir. Eğer toplumun içinde bir kutuplaşma varsa, bunu nasıl aşarım diye bunun arayışında bulunan ve o doğrultuda telkinlerde bulunan idareciler geçerli yöneticilerdir. Bu toplum sıkıntı, ekonomik kaygı içerisinde, bu toplum gününü geçirme mücadelesi veriyor. Bir de idarecilerin gerginliğini, o sert dilini taşıyacak hali asla kalmamış. Bunu bu topluma reva görmeye hiç kimsenin hakkı yok.

BEKA SORUNU YOK, İŞSİZLİK ve EKONOMİ SORUNU VAR

Başkan Sözen ülkede Beka sorunu varmış gibi gösterildiğini belirterek, “Manavgat’ın her bir noktasını seçim hasebiyle gezdim. Daha önce de geziyordum ama seçim döneminde ara vermeden üç ayda her bir noktamıza gittim. Gördüğüm ne biliyor musunuz? Vatandaşlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, aile babaları, asgari ücretli çalışanlarımız, emeklilerimiz, turizm çalışanlarımız, yatırımcılarımız, küçük esnaf herkes gününü geçirme derdinde. Herkesin üzerine hak etmediği bir yük var arkadaşlar. İnsanlar yarını nasıl anlatırım diye kara kara düşünüyor. Yarın evime rızık nasıl getiririm? Bu kadar üst üste binen borçlarımın üstesinden nasıl gelirim? Bunu düşünüyor artık toplum. Anlık yaşıyoruz, anlık. Bugün Manavgat ölçeğinde on binlerce işsiz insanımız var. Geleceğe umutla bakması gereken gençlerimiz var. ‘Geleceğimi nasıl kurgulayacağım? Nasıl iş bulacağım? Yarın nasıl evleneceğim? Hangi kaynakla yuva kuracağım?’ deyip, kara kara düşünen bir gençlik var. Bunları düşünüp çözüm bulmak yerine, bunlara fikir üretip ve bu toplumun had safaya gelen işsizliğinin üzerindeki ekonomik yükü alması gerekenler, bugün toplumun önüne çıkıp, yapay şeyler yaratarak,  bu ülkede beka sorunu var diyerek, bu seçimi sadece ve sadece yerel seçim olan bu seçimi bir kavga ortamına, sanki bir savaş varmış gibi gerginlik ortamına çekmeye çalışıyorlar. Bizler bunu hak etmiyoruz arkadaşlar”

ÜRETEMEYEN TOPLUMUN KONUŞMA HAKKI OLMAZ

Öyle bir yerel seçim ki, bizim 5 yıl kentlerimizde, şehirlerimizde, ilçelerimizde geleceğimize etki koyacak, bizler adına çalışacak, ihtiyaçlarımıza yerel ölçekte destek verecek, yöneticileri ve kadroları seçme seçimidir bu. Beka seçimi asla değil. Bu toplum bunu hak etmiyor, kendinden olmayanları, kendi gibi düşünmeyenleri öteleyen, kendinden olmayanları tamamen yanlış yapılarla ittifak yapan bir sistemin içinde değerlendirmek, bu toplumun hak ettiği yorumlar değil. İnançlı insanlar toplumun önüne çıkar, yaşadığı kent için, ülkesi, o toplumdaki değerlerimiz için ‘Ben sorumluluk alacağım’ der. Nihayetinde bununla ilgili kararı sizler verirsiniz. Bunu büyütecek hiçbir şey yok. Büyütecek ne var biliyor musunuz? 78 tane Manavgat’ta kırsal köyümüz var, her birini tek tek gezdim. Üretmeyen, topraktan kopan, hayvancılıktan kopan, tarımla iştigal etmeyen toplumlar yarın bir gün bir yerlere teslim olmaya mahkumdur. Üretmeyen toplumlar, dışarıya güdümlü olmaya mecburdur. Dışarıya güdümlü olduğunuz zaman da özgürce konuşma hakkınızı kaybedersiniz.”

TARIM ALANLARIMIZ BOMBOŞ

Daha önce Türkiye olarak Anadolu’nun dört bir tarafında üreten bir toplum, tarıma, çiftçiliğe önem veren bir toplum olduğumuzu söyleyen Sözen, “Ama bugün, topraklarımız, tarım alanlarımız bomboş. Çiftçi üretemiyor, çiftçi üretim maliyetlerinin had safhada yükseldiğinden bahsediyor. Akaryakıt fiyatlarının yükseldiğinden bahsediyor. Bugün hayvancılıkla uğraşan insanlarımız, o bağlamda da üretim maliyetlerinin katmer katmer yükseldiğinden bahsediyor. Bu bizim pazardan mutsuz dönmemizi sağlıyor. Marketten, bakkaldan mutsuz dönmemizi sağlıyor. Hak ettiğimiz ölçekte alış veriş yapmamamızı getiriyor” diye konuşarak şöyle devam etti:

6.5 MİLYON İŞSİZ MUTLU OLAMAZ

“Bizler asla bunu hak etmiyoruz. Bizler insanca yaşamayı hak ediyoruz derken, bunun ölçeğinde fikir üretmesi gerekenler bir de bakıyoruz ki, önümüze yok farz ettikleri 6,5 milyon insan doğurmuşlardır. 6,5 milyon işsiz. Bu yorumlarımı siyasi yorum olarak değerlendirmeyin. Çünkü aranızda demokrasinin gereği her türlü siyasi partiye mensup kardeşimin olduğunu biliyorum. Bırakın belediye başkanlığını, bir kardeşinizin kalbinden gelen yorumlardır bunlar. 6,5 milyon işsiz insan, mutsuz insan demektir. İşi olup da yaşamını asgari ücretle devam ettirmek zorunda kalan hemşerilerim de mutsuzlar. Bir nebze iyi ama asgari ücretli kardeşim, çoluğuyla, çocuğuyla, ailesi ile istediği yaşamı sürdüremez. Bu mümkün değil”

‘MANAVGAT’IN YÜZÜ GÜLECEK’ DİYENLER İNSANLARIN NE ÇEKTİĞİNİ BİLMİYOR

Bugün toplumun önünde gülücükler saçıyorlar. Toplumun önünde elbirliği ile ‘Toplumun yüzü gülecek’ diyorlar. Manavgat belediye Başkanlığı’nı sizin adınıza taşımaya çalışan bir kardeşinizim. Bana gelen taleplerden biliyorum, bu toplumun yüzü gülmüyor arkadaşlar. Kimse kimseyi kandırmasın, hiç kimsenin yüzü gülmüyor. ‘Manavgat’ın yüzü gülecek’ diyenler, demek ki Manavgat’ı dinlemiyor, izlemiyor. Manavgat’ın içinde yaşamıyorlar. Turizm çalışanının ne çektiğini bilmiyorlar. Turizm çalışanı arkadaşım 6 ay çalışıyor, geri kalan 6 ay borç içinde yazın gelmesini bekliyor. Yaz geliyor, kışın yaptığı o borcu ödemek için mücadele ediyor. Sarılar’ı karış karış gezdim, gündüz vakti karı koca evlerinde oturuyor. Sebebini biliyorum, çalıştığı otel kapalı. ‘Neden memleketinize gitmiyorsunuz? Ailenizin, ananızın, babanızın yanında yaşamınız bu kış döneminde daha rahat geçmez mi?’ dediğim zaman, içimi acıtan bir yorumla karşılaşıyorum. ‘Çoluk çocukla oraya gitmek, o ulaşım maliyetlerinin üstesinden gelmek, o yolculuğun bedelini ödemek kolay mı Başkan?’ dedikleri zaman yüreğim bir kat daha sızlıyor. Toplumla alay eder gibi hala ‘Manavgat’ın yüzü gülecek’ diyorlar. Ben inanmıyorum arkadaşlar. Seçim arifelerinde çay dağıtıyorlar.”

BEDEL ÖDEYEN TOPLUMUZ

Mikrofonda konuşurken kendisini sadece belediye başkanı olarak ifade etmediğini, toplumun eline aldığı elektrik, su faturalarından acizlenen bir insan olarak konuştuğunu belirten Başkan Sözen, “Bedel ödeyen bir toplum haline gelmişiz. Faturalarda kademe kademe bedeller var. Sayaç okuma bedeli ne demektir, böyle bir şey olabilir mi? Bu toplum bunu hak eden bir toplum asla değil” dedi. Sözen konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün kendi adımıza, çocuklarımız adına karar vereceğimiz bir yerel seçim sürecindeyiz. Manavgat’ın ihtiyaçları var. Manavgat’ın 12 ay turizmle buluşmaya ihtiyacı var. Manavgat’a iş imkanı sağlayan yeni istihdam alanları doğurmaya ihtiyacı var. Bununla ilgili fikir üretmesi, yetki kullanması gereken üst ölçekteki idarecilerimiz maalesef hala insanlara ileriye dönük umut aşılamaya çalışıyorlar.

HASTANE, ULUALAN, OYMAPINAR, SORGUN

Başkan Sözen, hastane ve Oymapınar konularıyla ilgili olarak da, “Manavgat’a bunca yıl sonra hastane yapacağız diyorlar. Manavgat Belediyesi hastane yapmak için 30 bin metrekare alanı ve 17 bin metrekarelik kaba inşaatı olan binayı vereli 5 yıl oldu arkadaşlar. Neden hala yapamadınız? Oymapınar’ın 12 ay turizme açılması ve insanları 12 ay turizmden faydalanması mecburiyeti var bu kentin. Ulualan mevkinin ranta kurban edilmeden, bakın üzerine basa basa söylüyorum, Ulualan mevkimiz Manavgat’ın yeni yüzü olmak zorunda. Manavgat’ın yeni kurgulandığı yer olmak zorunda. Büyük holdinglere, firmalara, en tepedeki iş adamlarına rant kapısı yapılmamalı, altını çiziyorum bunun sebepleri var. Oralar halka göre planlanıp, halkın geleceğini güvenceye alıp, insanlara iş imkanı sağlayacak yerlere dönüşmek zorundadır. Oymapınar bölgemiz küçücük çocuklarımızın hakkı. Sorgun Çamlığı, deniz kenarındaki binlerce dönüm kurum arazileri halkta kalmak ve halkın hizmetinde olmak mecburiyetindedir. Bugün bakıyorsunuz Sorgun Çamlığı firmalara ihale edilmeye başlandı. Toplum tepki gösterince, duruş koyunca Manavgat Belediyesi yaptı diye kocaman bir yalan söylediler. Oymapınar Barajı’nı Akseki’ye verdiler, Kızılot Plajı’nı Akseki’ye verdiler mahkeme yoluyla geri aldık.”

TOPLUMUN ÖNÜNDE ÇOK KOLAY YALAN SÖYLEYEBİLİYORLAR

Sözen, toplumun önünde çok kolay yalan söyleyebildiklerini, geçen gün bir yalan daha duyduğunu belirttiği konuşmasında, Çakalderesi’ne yapılacak olan Şehitlik konusuna da açıklık getirdi. “Bu vatan için şehit olan ana, baba evlatları var. Toprağa düşen değerlerimiz var. Onlara bir şehitlik yapalım dedik, Çakalderesi’ndeki Çamlığı istedik. Onun yerine de arıtma yapılan yerdeki arazimizi Büyükşehir’e bedelsiz verdik. Menderes Başkan ile görüşmemizde o araziyi bize sağlamasını istedik. Projeyi biz yaptık, o dönem belde belediyeleri vardı, belde belediyelerini ortak etmek adına Kaymakamlıkta bir fon oluşturduk ama işin sahibi Manavgat Belediyesiydi. Beldeler kapandı Kaymakamlık bize yatırdığınız parayı geriye çek dedi. Bir tek Manavgat Belediyesi para yatırmıştı. Manavgat Belediyesi parasını geri çekti ve Büyükşehir’den destek istedi. Menderes Başkan’a gittiğimizde orasının Orman Bakanlığı’nda olduğunu öğrendik. Bana dedi ki, ‘Önce biz alalım ormandan, bizim almamız daha kolay, sonra Manavgat Belediyesi’ne verelim.’ Hala alacağız, hala oraya şehitlik yapacağız. Çıkıyorlar nasıl yapıyorlarsa bunların doğru olmadığını ifade ediyorlar.

MİSAFİRLERİ KENDİMİZE YAKIŞIR ŞEKİLDE UĞURLAYACAĞIZ

Üzerine basa basa söylüyorum, hani birileri çıkıp ‘Ben Manavgat’ın öz evladıyım’ diyor. Ben de Sarılar’dan diyorum ki, Sarılar’da, Manavgat’ın her bir mahallesinde yaşayan, Anadolu’nun her bir tarafından gelen kardeşlerim en az senin kadar, en az benim kadar öz be öz Manavgatlı diyorum. Toplumun önüne çıkıp, çocuklarımız, kadınlarımız, engelli dostlarımız, yaşlılarımız için neler yapacaklarını anlatmak yerine, suçlama ve karalama politikasını kendilerine yol haritası olarak belirlemişler. Bu arada ilginçtir bir sürü de misafir ağırlıyoruz daha gelecek de misafirlerimiz var. Hepsi baş tacımız, hepsi onur konuğumuz olur. Bizler elinde megafonlarla bu milletten oy isteyen devlet büyüklerini de gördük. Misafirlerimizi kendimize yakışır şekilde uğurlayacağız.”

HANGİ PROJESİ DOĞRU

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Manavgat’ta yapılan bir tane projesi olmadığını vurgulayan ve Büyükşehir’in doğru yönetilmediğini ileri süren Sözen, “Bana bir tane doğru projesini söyleyin. 40 milyon liraya mal olan Türkbeleni mi? Ilıca’ya yapılan o Manavgat’a yakışmayan, önderlik ettikleri o cazaevi mi? Çin Seddi gibi olan o üst geçitler mi? İktidar eli ile bunları Manavgat’a reva görüyorlarsa ben onlara buradan sesleniyorum. Kesinlikle işi bilmiyorsunuz. Proje nedir? Proje insana dokunandır. Proje nedir? Proje insan hayatını kolaylık getirendir. Proje nedir? İnsanı kendine iyi htirecek o özel yatırımlardır” diye konuştu.

MÜCADELE EDENLERLE, ETMEYENLERİN SEÇİMİ

Sözen konuşmasının son bölümünde ise, yerel seçimlerin gelecek 5 yılın yorumlanacağı bir yerel seçim süreci olduğunu ifade ederek, “Bugün karar arifesindesiniz, Manavgat’la ilgili bir savaşın içinde değiliz. Kesinlikle gelecek 5 yılımızı yorumlayacağımız bir yerel seçim süreci. Her ne olursa olsun, doğru karar sizin kararınızdır. Siyasete itibar ediyoruz. Siyaset demokrasinin gereği, siyasi partiler de demokrasinin gereği. Aramızda her türlü siyasi yapıya mensup insanlarımızın olduğunu biliyorum. Yine bunlar kalbinizde kalsın ama yerel seçimi farklı değerlendirin. Manavgat’ın gelişimini gözlemleyin, dünden bu yana kat ettiği mesafeyi gözlemleyin. Her türlü zorluğa, sıkıntıya rağmen yılmadan mücadele eden, düştüğü yerden kalkıp yoluna devam eden, halkın duasını önemseyen idarecilerle, oturduğu yerden yöneticilik yapacağını zannedenleri, Manavgat’ın değerlerini elden çıkaranları, ne olursunuz sağlıklı yorumlayın” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve antalyahabertakip.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.